Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Halk Takvimine
Göre Yılbaşı
( Dr. Mustafa Aksoy )
Bu makale, 1990-1993 yıllarında Elazığ’ın bazı merkez köyleri ve ilçe merkezleri ile 1995 yılında da, Malatya-Yazıhan’ın Fethiye ve Hamidiye, Adıyaman’ın Kemerkaya, Besni’nin Akkuyu, Bozova’nın Kanlıavşar, Ergani’nin Hançerli Köyü, Siverek merkezi ile Siverek’in Karacadağ yöresindeki çeşitli köyleri oluşturan Türkan-Tirkan aşireti ve Hilvan merkezi ile Bargaç köyünde yapılan saha araştırmalarından elde edilen bilgilerden hareketle kaleme alınmıştır.
Sosyal grupların hayatı, bir bakıma yazılmamış tarih ve sosyo-kültürel; süreçlerin dinamiklerini yansıtırlar. Bu sebeple sosyal hayatımızda hiç bir sosyal olay ve olgu yoktur ki, dünle ilgili olmasın dersek abartmış olmayız. Fakat, sosyal grubu oluşturan insanların büyük çoğunluğu sosyal hayatlarında vücut bulan sosyo-kültürel geleneklerin kaynaklarını genelde bilmemektedirler. Aslında onların böyle bir sorumlulukları da yoktur. Bu görev o grup içinde yaşayan entelektüel insanlara düşer. Ancak bir ülkede aydın kadrolar halktan kopuk ve onlardan farklı kaynaklardan besleniyor, onların çok karmaşık olan sosyo-kültürel hayatını basite alıyor, onları ilkellik ve hurafelikle suçluyorsa, halkı için oynamaları gereken fonksiyonlarını icrâ edemezler. Bu anlayışın ülkemizdeki aydınlar arasında önemli ölçüde yaygın o1masından ötürü, aydınlarımızın önemli bir kısmı sosyo-kültürel ve siyasal hayatımızı şekillendiren ve halk arasında yaşayan bir takım değerlerimizden bihaberdirler.
İfâde etmek istediğimiz.değerlerin önemli temsilcilerinden biri “ser-i sali”,“ser-i sale”, “ser’ı salî” yani “yılbaşı” kavramıdır. Farsça “ser”, “baş”, “sal”veya “sale”, “yıl”, “ser-i sal” “yılbaşı” demektir. Rakioğlu’nun hazırladığı sözlükte “cejna sera sale, newroz, sala nu” yeni yıl; Töri’nin hazırladığı sözlükte Ocak ayının birinci günü “sersal” yani yılbaşı olarak tanımlanırken;“newroz: Martın yirmi birine rastlayan yılbaşı ve Kürt Ulusal bayramı” olarak târif edilmiştir. Aynı sözlükte “new” ve “roz” ise, yânî “yenigün”zikredilmemiştir. Diğer taraftan “newroz” kavramının etimolojik anlamı “yılbaşı”kavramını değil de “yenigün”ü ifâde etmektedir. “Zazaca=Türkçe” bir sözlükde “newroz, sersal, sala nu” ve “cejna sere sale” kavramlarına yer verilmediği gibi, “new” “dokuz”; “roz” ise “gün, güneş” anlamında kullanılmıştır (1). Ayrıca “sal” kavramı M. Fikret Gezgin’in alan çalışmasına göre, Aydın’ın Bozdoğan ilçesiyle, köylerinde “sali” biçiminde ve “yıl” anlamında kullanılmaktadır. Meselâ; “bu saliden öbür saliye” demek “bu yıldan öbür yıla” demektir. Bilindiği üzere hicrî (göç) takvime göre bir yıl “Hızır” (Yaz) ve“Kasım” (Kış) diye ikiye ayrılır. Bu takvime göre önce 19-20 Şubat’ta “cemre”(kor, sıcaklık) “hava”ya, 26-27 Şubat’ta “su”ya; 5-6 Mart’ta da “toprak”a düşer. Dolayısıyla hicrî takvime göre önce “hava”; sonra “su”‘, sonra da “toprak” ısınmaktadır.
Alan araştırmalarında tespit ettiğim halk takvimine göre, cemrenin havaya düştüğü güne “yılbaşı” denir. Halkın hesaplamasına göre bugün (Elazığ, Karacadağ, Hilvan, Siverek ile Hançerli) de 13-14 Şubat’a; Kemerkaya’da aralık ayının 20′si ile 30′u arasında bir güne; Bargaç’ta ocak ayının 13′üne denk gelir. Siverek merkezinde ise “seri sali” 31 aralık akşamı kutlanır. Yapılan bir alan araştırmasına göre de Viranşehir köylerinde yaşayan Yezidilerde “seri sali” 14 Nisan’da kutlanır. Yani 14 Nisan Yezidilerde yılbaşıdır (2). Yapılan iki teorik çalışmada da Yezidilerdeki yılbaşının yânî “ida sersal-serisal”in Nisan’ın ilk çarşambasında kutlandığı belirtilmiştir (3). Görüldüğü üzere yılbaşı için belli bir gün olmadığı gibi, ay olarak da aralık, ocak ve şubattan biri olabilmektedir. De Groot ise “Oniki Hayvanlı Takvim”e göre Hunlar’da yılın ilk ayının ocak; Osman Turan da yılbaşının ocak ile şubat arasında kutlandığını belirtir.
Birbirine uzaklığı üç kilometre olan Sünni Hamidiye Köyü ile Alevi Fethiye Köyü’nde Şubat ayının ikinci haftasında, yânî cemrenin havaya düştüğünde“hıdırellez-hıdırelyas” kutlanır. Ayrıca bu haftada Fethiye’de üç gün “Hıdır Orucu” tutulur. Rişvan aşiretinden olan Alevi Akkuyu (ÇakalIı Torunu), Köyü’nde de “hıdırellez”, 20 Şubat’ta, yânî cemrenin havaya düştüğü günde kutlanır ve bu kutlamada yedi gün Hızır orucu tutulur. Burada adı geçen üç köyde ise “ser-i sali, ser-ı sâlî, ser-ı sale” kavramları bilinmemektedir:
Bu günler ve aylar arasındaki farklılık, halkın halk takvimini farklı yorumlamalarından kaynaklanmaktadır. Çünkü alanda derlediğimiz bilgilere göre, yılbaşı cemrenin havaya düştüğü gündür. Bu hususta bütün halk aynı düşüncededir. Ancak, yukarıda ifâde edildiği üzere, cemrenin havaya düştüğü gün hakkında insanlar farklı yorumlara sâhiptirler. Diğer taraftan bu günde yapılan kutlamalardaki oyunlar, yânî merasimler aynıdır. Meselâ, yılbaşında yânî “ser-i sali” de bütün yörede “çömçeli gelin” oyunu oynanır. Bu oyunda çocuklar ev ev gezerek halktan bulgur ve yağın yanı sıra çeşitli yiyecekler toplarlar. Sonra da onları pişirerek hep birlikte yerler. Yetişkinler de çocukların oyunlarına katılırlar. Ayrıca yaşlılar birbirlerinin yeni yılını kutlayarak, yeni yılın bolluk ve bereket getirmesini dilerler. Yılın yağışlı geçmesi ve yeni yıla günahlardan arınmış olarak girmek için, çocukların oyuncak gelinine su dökerler. Yılın aydınlık ve bereketli geçmesi için de çocukların yaktıkları ateşin üzerinden atlarlar.
Köy halkının Avşar aşiretinden olduğu Bozova’nın Kanlıavşar Köyü’nde de çocukların yağmur yağması için yaptıkları çömçeli gelin oyununa “sersal”denir.
Alan araştırmamıza giren yerleşim yerlerinde “nevruz” kavramı ise “yılbaşı”veyâ “yeni yıl” anlamında bilinmemektedir. Ancak bâzı yerleşim yerlerinde“yeni gün” anlamında ve özellikle Alevi inancının yaygın olduğu yerlerde Hz. Ali’nin doğum günü olarak bilinmektedir. Ayrıca kar altından ilk çıkan ve yenilen çiçeği ifâde etmek için genelde bütün alanda “nevruz-newroz”kavramı kullanılmaktadır. Kadirli ve köylerinde de baharda topraktan ilk çıkan ve yenilen çiçeğe “nevruz” denmektedir. Baskil’in Kayabeyli (Rışvanuşağı) Köyü’nde ise bahsi geçen çiçeğe Kurmacca “bılazık”, Türkçe olarak da “nevroz” denmektedir.
Sonuç olarak, halkın gelenekleri, sosyo-kültürel hakikatlerin yansıtıcı ve yaşatıcısı durumundadırlar. Aydınlara düşen görev ise onları ilmî anlayışın gereklerine göre tespit etmek ve ülke meselelerinin çözümüne yardımcı olmaktır. Dolayısıyla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da halk takvimine göre kabul edilen yılbaşı kavramının sosyo-kültürel karekterini anlamak ve o anlayışı ülke genelinde hâkim kılmak, ülkemizin önemli meselesinden birinin çözümünde herkese yardımcı olacaktır (*).
Kaynak Kişiler
Harçerli / Ergani, Hamza Polat, Okur-yazar, 1935
Karabahçe-Karacadağ / Siverek, Vehbi Karaca, Lise, 1928
Hamidiye / Yazıhan, Hasan Coşar, İlkokul, 1948
Hamidiye / Yazıhan, Ali Seydo Özel, İlkokul, 1926
Hamidiye / Yazıhan, H. Hüseyin Vuruşan, İlkokul, 1929
Fethiye / Yazıhan, Hüseyin Aydoğan, İlkokul, 1925
Fethiye / Yazıhan, Doğan Karaca, Ortaokul, 1954
Hacımustafa / Baskil, Zabit Eroğlu, Ortaokul, 1938 ,
Kanlıavşar / Bozova, Müslüm Aydın, Okur-yazar değil, 1922
Kanlıavşar / Bozova, Abdullah Arıkan, İlkokul, 1938 .
Kemerkaya / Adıyaman, Yusuf Titiz, Okur-yazar, 1933
Akkuyu / Besni, Zeynel Yıldırım, Okur-yazar, 1934
Bargaç / Hilvan, Ramazan Matur, Okur-yazar değil, 1925
Bargaç / Hilvan, Sadık Matur, Okur-yazar, 1930
Siverek, Koçali Aymaz, Siverek’i İl Yapma ve Kalkındırma Derneği Başkanı ve arkadaşları.
Hilvan, Hilvan Halk Eğitim Müdürü, M. Bucak.
Elazığ, il ve ilçe merkezlerinde, ayrıca kırsal alanında çeşitli kişilerle görüşülmüştür.
Dipnotlar
1. Kakioğlu, F.: Türkçe-Kürtçe Sözlük. İstanbul 1992: 224; Tori, Ferheng (Türkçe-Kürtçe). İstanbul 1992: 273, 220; Malmisanıj, Zazâca-Türkçe Sözlük. İstanbul 1992: 234, 303.
2. Özdemir, A.: Şanlıurfa Viranşehir İlçesine Bağlı Dört Köy, Örf, Adet ve İnanç Değişmeleri İle İlgili Sosyolojik İnceleme (İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Yayınlanmamış Lisans Tezi). Malatya 1989: 31.
3. Aydın, M.: “Yezidiler ve İnanç Esasları” Belleten Dergisi 202 (1988): 65; Sever, E.: Yezidilik ve Yezidilerin Kökeni. İstanbul 1993: 67.
Ali AKSÜT