CULFA’NIN MÜRTEZE’İN DİLİNDEN
AŞIK ABDULLAH
Zamanın Behlül Divanesi adını verdiğimizi Aşık Abdullah Culfa’nın Mürteze’yi her zaman etkileyen bir isimdir.
Malatya’da yaşayan kardeşi Şişeci İsmail’e, kardeşi Aşık Abdullah söylemiş gibi bir şiir yazar. Adeta onun duygularını dile getirir.
Eğer sorar isen Keçi Abbas’ı
Her kılında bir şeytanı var gardaş
Misafirperverdir Urkuya Hatun
Görür isen selamına dur gardaş
Bak askere gitti bizim Cenefer
Bölüğün içinde en küçük nefer
Dişlerini iyi yıka bu sefer
Kelpetende küçük ölüm var gardaş
Kör yılanlar soka Deli Hacöğ’ü
Ebedi yaşasa yine acevi
Kapın kırık ise çağır İcöğ’ü
Zemheri’de ihtiyacın var gardaş
Sultan’ı toy ile bindirdik ata
Sağından solundan hem duta duta
Hiç evliya gitmez Tenci’den öte
Ondan ötede de köyler var gardaş
Evimiz andırır küçük tüneli
Köyümüz çok güzel dört yüz haneli
Palansız eşeğe bindim bineli
Alt geçemde bir sızıdır var gardaş
Köylü iyi bilir Doğlat Karı’yı
Çöllöğ kötü döğmüş Bayram Arı’yı
Tahsildarlar yol parası soruyu
Kesen dolu ise çıkar ver gardaş
Bir dal kağıt ver ki saram tütünü
İtler yedi kuzuların etini
Hamdi Efendi’nin davar itini
Görür isen iki değnek vur gardaş
Harman’da Mengi’ye bir evsin yaptı
Macçik bir zamanlar dellallık etti
Kötü Mıstoğ bu ününen et sattı
Murdar mıydı mismil miydi bil gardaş
İki grat arpa ektim Sulu’ya
Susayınca müracaat Kulu’ya
Sakın muhtaç olma Ali Ballı’ya
Kalaycı’da oğul balı var gardaş
Deli Yusuf’unan bir de Coklama
Tırtır kesti üç kratlık baklama
Eğribükten tuttum karpuz yükleme
Çek bıçağı yafasını bul gardaş
Arapgirin İstotusu gelince
Goru gomşu halbur halbur alınca
Kış azığın kendi yapar karınca
Bu hayvana bak da ibret al gardaş
Tarla sürdüm ikiledim herk ettim
Karpuz ektim kargalara terk ettim
Şu dünyaya sağlam geldim kör gittim
Gel de sebebini bana sor gardaş
Mal boku koymadı Daloğun Satı
Kimisi cıvıktı kimisi katı
Garabet Usta’nın ırahvan atı
Yiğit isen sıçırada bin gardaş
Köyün ortasında Göher’in piri
Kışlı yazlı gitmez elinin kiri
İyi kömbe yapar Kınalı Hürü
Bak tadına duasını ver gardaş
Çukurun içinde Cafar Onbaşı
Yemekle biter mi Cömerdin aşı
Culfa Yusuf dayı cennetlik kişi
Bu adam da Hızır tipi ver gardaş
Culfalı Mürteze çıkarsın ava
Çakmaklı tüfeği takarsın dala
Zalım aç kurt sana hiç vermez mola
Yavrulara hasret kalırsın gardaş
UNUTMAYASIN
Fethiye’den Yusuf Kargın, Yusuf Akyıldız, Avadis Altun, Ziya Öksüz ile Münevver’in oğlu Doğan Ankara’ya gelirler.
Yusuf Kargın Ankara İtfaiye’de şalvarını çaldırır. Karakolluk olurlar. Yusuf Kargın karakolda komisere dert yanar “Komser beğ, komser beğ daha bir defa giydi idim. Ağır şayaktan yaptırdım, ona yanıyorum der.
Bu olayın ardından Fethiye’ye dönmek üzere hazırlanıp gidip, Culfanın Mürteze ile görüşürler. Bir diyeceğin var mı diye sorarlar. Sade selam götürmek az olur diye ona eline bir kağıt tutuştururlar.
Culfa’nın Mürteze döktürür:
Baba vatanına yolun düşerse
Malatya eli var unutmayasın
Yüksekten bak ay gedikten aşarsa
Gelmişi geçmişi unutmayasın
Kırıkgözden geçersin dohma çayını
Metheder düğünü toyunu
İçmeyesin Yazıhan’ın suyunu
Atma Kürtleri var unutmayasın
Dedeler içinde İbili Dede
Çoktan kondu göçtü Beygirli Gade
Ağır misafire verirler sade
Aşınan ekmeği unutmayasın
****
Mıh sekisi keser çağlı parayı
Osman Emmim az mı çekti küreyi
Bahar adına da yaktı çırayı
Kale kapısını unutmayasın
Çulhalı Murtaza şiirin bu kadarını anımsadı. Ben de öyle yazdım.
Sözü bitirdik derken ekledi:
Duruyu mu şu Kaklığın kayalar
Felek beni gurbet elde oyalar
Sevenlerim sevmeyenim duyalar
Bayram geldi eşi dostu özledim.
Hafızamda Köraha’nın mazisi
Cennet olmuş Yazıhan’ın yazısı
Ben giderken küçük idi kuzusu
Bu buğunu küçüğünü özledim.
Kalkan keklik Dört pınar’da sulanır
Şu kör kader diyar diyar dolanır
İlk baharda sonbaharda bulanır
Dohma ile Kuruçay’ı özledim.
Culfa’nın Mürteza yaz baştan başa
Vurma arabayı şu Göğyokuş’a
Akpınar, Garabel gel Yarıktaş’a
Navruz’unu nergizini özledim
Culfa’nın Mürteza Aslan aslında herkesi özlemişti. Tümünüzün yerine Ankara Zafer Çarşısında beni öptü. Size selamlar kaldı.
Ali Aksüt