Biz bu muyuz? Siz Bu musunuz?..
Biz bu isek; ben bizden değilim...
1999 - 2004 Dönemi...
Ben Fethiyeliyim!..
Ben solcuyum..
Ben Aleviyim...
Ben Fethiye belediyesinde çalışan bir işçiy(d)im...
Ben vasat bir insanım.
Belediye Hizmet Binası Fethiye’de.
Yönetimde Fethiye’li idareciler var...
2004-2014 Dönemi
2004'te belediye idaresi değişti...
Belediye Hizmet Binası yine Fethiye’de.
Belediye yönetimi Fethiyeli!...
Fethiyeli belediye yönetimi (sözde) solcu.
Belediye idarecileri (sözde) Alevi...
Ve karşımızda, “ben devletim, Yargı(tay) dahi benim elimde” diyen pervasız bir zat var.
2004 yılında gelen bu idare yönetime gelince:
İlk iş olarak bordrolar alındı ve ücretleri aşağı çekildi.#
Sigorta primleri, maaşlar ne olursa olsun asgari ücret seviyesine çekildi.
Çalışanlar sendikadan istifaya zorladı ve zorla çoğu istifa ettirdi.
Bu şartları beğenmeyenler için "kapı açık, sizin gibiler pazarda kilo ile satılıyor," dendi.
İtiraz edenler yaka paça işten atıldı ve uyduruk gerekçeler oluşturdu.
İşçiyi işçi, meclis üyesi işçi aleyhine şahitliğe zorladı ve “yalancı” şahit yapıldı.
İşten atılanlara,” ben bu - düşürülmüş - ücrete" razıyım, diyen bir belgenin zorla imzalatılması karşılığı tekrar işe başlatıldı..
Dövüldük, kovulduk, sövüldük…
Hakkına, hukukuna, haysiyet ve şerefine helal getirilecek muamelelere, tabii tutulduk.
Mahkemeler, davalar, kavgalar… hır gürle geçti yıllar!
Herkes kırgın, herkesin gönlü yaralı herkesin huzurunun kulağına su kaçtı.
On yıl hır gür ile geçti.
Kısacası işçilere dünya dar edildi... vb.
Yani bunu bize biz yaptık! Ve bu rezaletin kaynağı ve destekcisi olanlarsa sözde: "bizimkiler," idi!..
30 Mart 2014 Yılında Yazıhan Belediye Başkanlığı (yerel) seçimleri yapıldı.
2014 Yılında Belediyemiz Yazıhan İlçesi ile birleşti.
2014 Yılında Yazıhan Belediyesinin personeli olduk.
Yazıhan Belediye Başkanı AKP'li...
AKP sağ bir parti. ..
Belediye Başkanı Yazıhan'lı.
Belediye Hizmet binası Yazıhan’da.
Ben yine “aynı benim..”.
Ben yine işçiyim ve karşımda yine bir yeni “belediye başkanı “var...
Ve bu başkan, bu gün için Türkiye’nin en muktedir ve iktidar gücü olan bir partinin mensubu; fakat adaleti, hakkaniyeti, vidanı, ahlakı edebi elden bırakmayan; aynı zamanda disiplinli, nazik ve güleryüzlü bir “bir başkan.” Hiç bir çalışan ile problemi olmayan, çalışanlar tarafından sevilen ve sayılan, iyilik ve hayırla anılan “bir insan.”
Bu gün sultan benim diye efelenmedi hiçbir zaman...
2014 - 2019 dönemi.
Kimse bana!...
Fakat "Kimse bana -bize -" ücretini düşüreceksin diye baskı yapmadı.
Kimse bana, sigortanı düşür diye bir laf etmedi..
Kimse bana, sosyal haklarına el koyuyorum, demedi.
Kimse benim yakamdan tutup beş defa beni işten atmadı.
Kimse bana: "Senin gibiler çarşıda kilo ile satılıyor" demedi!
Kimse bana(bizim işçilere) zorla: "ben bu ücrete razıyım," yazısı yazdırıp imzalatmadı."
Kimse baskı ve zorla ben(biz)i sendikadan istifaya zorlamadı...
Kimse, meclis üyelerini kaymakamlıkta aleyhim(iz)e (Aliseydi üç gün işe gelmedi, başkanda Aliseydi'ye baskı yapmadı diye) ifade verdirtmedi.
Kimse beni (yada her hangi bir çalışanı) defalarca dava etmedi...
Kimse beni 14 ay 20 güne mahkum ettirtmedi.
Kimse bana!.. Kimse bana!..
Biz bu isek; ben bizden değilim...
Yani, bize hakkı hukuku olan işçi, haysiyet ve şerefi olan insan muamelesi yapan, iş hayatının gereğine uygun bir insan ve iş ilişkisi, görev ve sorumluluk duygusu sunan ve bunun dışında bizden bir şey istemeyen beylik deyimle: "öteki, yabancı, el...vb.! " dediğimiz ve bildiğimiz insan(lar)!..
Bize, türlü türlü mezalim yapan ve bu rezalete destek olanlarsa sözde "bizimkiler," idi!..
Necip Fazıl Kısakürek'in deyişiyle: "Öz yurdumuzda garip, kendi öz vatanımızda parya" olduk, yıllarca...
Nasıl görünüyor size yukarıdaki iki farklı fotoğraf?!. “Bize ait olan” a bakınca bir Fethiye'li olarak ben ben bir "utanç tablosu" görüyorum; yoksa, ama, lakin, fakat... vb bağlaçlar ile eğer hâlâ savunuyorsanız (savunan varsa) o çirkin maziyi, bu günahı, yanlışı... bu ayıpta ancak bunu savunana yeter-yakışır...
"Bu gün bize bunları yapan, yaşatan öteki, yabancı, el... dediğimiz; bize "o" çirkin maziyi yaşatan, yapan "biz isek; ben bizden değilim;" bütün teferruatı ile sizin olsun "bu bizlik…" Yakıştırıyorsanız kendinize bu olup biteni, bu yazıyı alıp yakanıza rozet yapın yada çerçeveletip duvarınıza asın… İşte ben buyum, diye!"
Keşke olmasaydı: ama bütün bunlar oldu...
| Marangoz Hikayesi (Hayat bir kendin yap tasarımıdır ) Ahşaptan evler yapan bir işletmede çalışan bir marangoz vardı, bir zamanlar... Marangoz yaşlanmıştı ve emeklilik çağı gelmişti. İşveren olan müteahhidine, çalıştığı konut yapım işimden ayrılmak ve eşi, büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yasam sürmek tasarısından söz etti. Çekle aldığı ücretini elbette özleyecekti. Fakat emekli olmak ihtiyacındaydı. Ne var ki. müteahhit isçisinin ayrılmasına üzüldü. Ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti. Marangoz kabul etti ve işe girişti, ne var ki gönlünün yaptığı iste olmadığını görmek pek kolaydı. Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti!.. İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dış kapının anahtarını marangoza uzattı. "Bu ev senin" dedi, "sana benden hediye". Marangoz şoka girdi. Ne kadar utanmıştı! Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bileydi! O zaman onu böyle yapar mıydı! Bizim için de bu böyledir. Gün be gün kendi hayatımızı kurarız. Çoğu zamanda, yaptığımız işe elimizden gelenden daha azını koyarız. Sonra da, şoka girerek, kendi kurduğumuz evde yaşayacağımızı anlarız.
Eğer hayatı geriye sardırıp tekrar yaşaya ve yapabilseydik, çok daha farklı (bu gün gördüğümüz eksik ve kusurlardan münezzeh ve muhteşem bir bina) yapmak isteriz. Ne var ki, hayatı geriye sardıramayız... Marangoz sizsiniz. Bu eser(mazi) sizin...
Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz. "Hayat bir kendin yap tasarımıdır" demiştir biri. Bugün yaptığınız davranış ve seçimler, yarın yaşayacağınız evi kurar. Öyle ise onu (hiç değilse bu günden sonrasını) akıllıca kuralım!.. |
01 Nisan 2014 - Fethiye
Not: “Kimse bana!..” diye, birinci tekil şahıs kullandım; fakat anlatımın gereği olarak “bana” dedim. Aslında, “kimse bana,” tabiri aynı zamanda “bize,” yani Fethiyeli olan ve olmayan bütün personel için kullanılmış bir ibaredir.
Bu not, bu güne kadarki olanın resmidir. İnşallah sonu da böyle olur.
Aİşçi ücretlerinden kesildi ki, Fethiye'ye daha çok hizmet edilsin para harcansın diye, bir argümanla durumuAİşçi ücretlerinden kesildi ki, Fethiye'ye daha çok hizmet edilsin para harcansın diye, bir argümanla durumu İşçi ücretlerinden kesildi ki, Fethiye'ye daha çok hizmet edilsin para harcansın diye, bir argümanla durumu savunmaya kalkışmak, "arz etmeyi ertelediğimiz" rakamlar karşısında mahcup olur.!.
savunmaya kalkışmak, "arz etmeyi ertelediğimiz" rakamlar karşısında mahçub olur.!..
savunmaya kalkışmak, "arz etmeyi ertelediğimiz" rakamlar karşısında mahçub olur.!..