FETHİYE BÖLGESİNDEKİ KRİTİK ARAZİLER
BAYRAM TEPESİ: Oluşturulduğu tarih tam olarak bilinmiyor. Bir ermeni geleneği ve faaliyetidir. Yığma tepedir. Ermenilerin yaşadıkları yerlerde böyle yığma
tepeler mevcuttur. Fethiyede’ki yığma tepesinin yapılış maksatları;
1-Düşmanlardan korunmak için (dış kuşak) etrafına derin hendeklerle kazılmış tepe içine doğru hendekten sonra korunma temel ve tabyalar mevcuttur. Merdiven yardımı ile, hendekten tabyalara geçilir, merdiven geçilen tarafa çekilir ve saklanılır. Geçerken kavrulmuş tahıl ve su kaplarını yanlarına alırlar. Tabyalara genelde kadın ve çocuklar saklanır. Uygun zamanlarda içeride (yani tabyalarda koruganlarda) toplu büyük kazanlarda yemek yapıp yerler.
2- Yapılmasının bir diğer maksadı ise başlangıçta Baharat, İpek ve Posta yolu dediğimiz bu yola ve açık araziye hakimiyettir.
3- Baharat,İpek ve Posta yolunun kesişme noktasıdır. Yani bu anayola, tali yollardan çıkmak isteyenler, ve anayoldan yanlış istikamete gitmemek için bu tepe nişan alınır. Doğru yol takip edilir. O dönemde harita ve pusula gibi yardımcı araçlar yoktur.Yani bayram tepesi zamanında kervancılara veya sefere çıkanlara istikamet belirlemede yön verir.
1- Eğnik bölgesinden getirilen suyun dinlenme havuzuna döküldüğü, suyun dinlendiği, çökeldiği ve doğal taşması ile sarnıçlardan dışarıya çeşmeye ulaşmasındaki seyrini ve özellikle dinlenme havuzunun emniyete alınmasıdır. Burda içme sularının toplama havuzunu emniyete alırlar.Büyük ihtimallede 1.maksatta belirttiğimiz gibi tabyalarda , tünellerde saklananlar, bu suya ulaşıyorlardı. Burdaki maksat; suyun düşmanlardan korunmasıdır. Bu tepe Eğnikten ve yakın çevresinden toplanan topraklar taşınarak yapılır. Toplanan toprakların boşalan yerlerinede yerleşim yeri, mezarlık, yol gibi alanlarda kullanıp yararlanırlar. Zira taşınan toprakların yeri artık çokta verimli değildir. Gerçekte ilk çeşme, BALCIOĞLU ve KARAOĞLANOĞLU’ların şimdiki evlerinin önünde ve tek çeşmelidir. Bu bölgedeki dut ağaçlarının dibinden akar ve yapay gölde toplanırdı. İnsanlar su almada sıraya girerler. Hayvanların su içmeleri zorlaşır. Sonuçta mevcut durum artan nüfusa cevap veremez.
2- Fethiyeliler, Ansır’a giderek su, kanal, değirmen işlerinden anlayan Karabit usta ve yakınlarını Fethiye’ye gelmeye ikna ederler. Çeşme şimdiki camii yanına beş gözlü küçük havuzlar ve su kanalları yapılır.Kuruçaydaki su değirmenide aynı zamanlarda yapılmış ve bu ailenin eserlerindendir. Zanaatkar bir ailedir. Su kanalları üzerine yapılan küçük havuzlar, buğday yıkamada bulaşık ve halı, kilim yıkamada, hayvanların rahatça su içmelerinde faydalı olmuştur. Yine beş gözlü olmasıda su ikmalinde insanlara kolaylık sağlamıştır. Su kanallarının ve gölün beton olması ise haşere bataklığı ve su kaybını önlemiştir. Fırat kenarında (Abdulvahap türbe bölgesi)
Bir kolağasının (yzb) 1915’li yıllarda (Tehcir kanunu çıkınca) Ermenileri toplayıp sınır dışı etmektedir. O tarihlerde Fethiyeliler bu ermeni ailesini vermemişlerdir. Zaten bu aileyede kız alışverişi yapmış, sonuçta şimdiki ALTUN ailesi Fethiyelidir.
Bayram Tepesi bu adı, Şimdiki Fethiyelilerin (Alevi-Bektaş-i) bu bölgeye yerleşmelerinden sonraki dönemlerde almıştır.Gençler bayramlarda tepenin üstünde eğlenir, oyunlar oynarlar. Adı budur artık BAYRAM TEPESİ (Yüksekliği 650 m’den küçüktür). Bu tepe Fethiye yerleşim alanının tam kuzeyindedir. Doğal sit alanıdır, vakıflara kayıtlıdır.
HOZALIĞIN TEPESİ : Fethiyenin kuzey doğusundadır. Yüksekliği yine 650 m’den azdır. Ekilemeyen boş ağacı olmayan kıraç bir tepedir. HOZAN; biçilmiş ekin tarlasının dibinde kalan ekin kökleri anlamındadır. Zirvesinde; YAMADAĞLARI başlangıcından getirilen suyun deposu vardır. Kuzey eteklerinden mezarlık alanı olarak istifade edilmiştir.Şimdiki okul tarafından girişi olan bir tabyası vardır. NACARLARIN han ve hamamına bu tepenin güney doğusundan büzlerle su getirilmiştir.
NACARLARIN HAN ve HAMAMI_;Bu han ve hamam şimdiki Çümali MERCANOĞLU nun bahçesinin yerindedir. Kervancıların ve hayvanlarının istirahat ettiği han ve hamamdır. Suyu Hozalığın T nin güney doğusundan gelmektedir. İleri gelenler Cami yanındaki sarayda diğerleri burada geçici konaklama yaparlar.Bahr-i Fecr başlangıcında (şafak sökerken )kervanlar buradan ipek yoluna devam ederler.
KÜÇÜK TEPE : Fethiye’nin Güney doğusundadır. Adı gibi küçüktür. Batı yamacından anayol geçer. Güney yamacı dibinde yol kenarında zaman zaman akan ‘’Kör Pınar’’ mevcuttur. Bu tepeninde ağacı yoktur. MALATYA istikametinin gözetlenmesinde kullanılmıştır. Yağmalama ve soygun yapan eşkıyalar Hakimin Hanına (Hekimhan) kadar mevcut olup tehlikelidir. Dolayısı ile gündüz yola devam etmek isterler. O dönemlerde Fethiyeliler han ve hamam işletmeciliğide yaparlar. Ayrıca kervanlara kılavuzluk edenlerde mevcuttur. Genelde bu kişiler ayağına çabuk, öncü (PİŞDAR) olanlardan seçilir.
KÖRAĞKA/KÖRYAKA : İpek yolunun (eski) üzerindedir. Şimdiki NATO (Nato pompalama istasyonu) bölgesinden, Eğniğe ve Hekimhana doğru giden yol güzergahından veya Fethiye
bölgesinden bakılınca karşıyı kapatan bir yaka cephe tepeler gibi görünür. Nato bölgesinden bakılınca bir gömlek yakasınada benzer. Yani karşıyı kapatan bir bölge, yükselti yaka anlamındadır.
DATCA: Normal seviyenin bir üstü Kat,veya hat, ilk kat anlamındadır. Yazıhan’dan Fethiye’ye doğru giderken Fethiye’ye 1 km kala bulunan bu yükselti birinci katın adı DATCADIR, ve kanaatimce doğru yerde kullanılmıştır. Yani arazide, KADEME ,HAT anlamındadır.
YAZI : Yazıhan ile DATCA arasındaki düzlüğe verilen addır. Küçük ova düzlük. Burası mecbur kalındığında yedek inilecek şekilde düşünüldüğünde Teyyare meydanıdır.
KIYIBAŞI : Yazı bölgesinin kuruçay ile olan sınır/tumut bölgesindeki arazilere verilen isimdir. Yani düzlüğün kuruçay tarafı sonu anlamına gelir.
APACA: Apaça çok acıdan gelmektedir. Muhtemelen acı ot zehirli sarmaşıkların olduğu bir bölgedir. Halk buraya çok acı demiştir.Bir başka görüşe görede; birkuş çeşididir.
KIRKLAR: Su gözelerinin çok olduğu bir bölgedir.Alevi-Türkmenlerce kutsal olan bir isim kırklar adı verilmiştir. Hz.Muhammedin rehber, Hz.Ali’nin mürşid olduğu 40 kişilik Müslümanların ayin yapmalarına denir. Fethiyeliler zamanında burada baskılardan korktukları için yerleşim dışında cem görmüşlerdir. Bu bölgeye neden kırklar mevkii dedikleri bilinmiyor. Bu bölgede beklide cem yaptılar. Ancak o bölgede su gözeside çokca mevcuttur. Fethiye’nin üst yolundan kuruçaya giderken sırtlar arasındaki vadidir .. Fethiye’nin kuzey-doğusundadır. Taşların olduğu, lokma pişirdikleri ocaklar mevcuttur.Suyu bol ve sıklık ağaçlık bir vadidir.
DEVEOĞLU BOĞAZI: İpek yolu zamanında bu yol üzerinde soygun yapılır ve eşkıya bulunur. Eşkıya özellikle bu boğazlarda ve Hekimhana doğru ilerleyen yol üzerinde iri dev gibi adamların olduğu söylenir. Dev adamların olduğu boğaz. Fethiye’nin tam 1.5 km kuzeyindedir. Bu boğaz kuzeyden esen rüzgarada geçiş sağlayan yarık görevini yapar. Dağlık bölgeden yükselen basıncı kuzeyden güneye doğru hızlandırarak yönlendirir.
EĞNİK: Hayvanların dinlendiği, sulak ağaçlık bölgedir. Eğlek de denir. Fethiyenin 1 km kuzey bölgesinde ve eski ipek yolu üzerindedir. Fethiye’ye göre yukarıdaki Eğnik aşağıdaki Mengikdir.
Mengik: Hayvanların dinlendiği suluk ağaçlık otluk bölgedir. Fethiyenin 1 km doğusundadır. Fethiye’ye göre aşağıdakidir.
KAKLIK: Kayalık, suluk yüksek olan bölge demektir.Fethiye’nin 2 km kuzey batısında Kızıldeli’nin 1 km kuzeyinde Eğnik’in 1 km batısındadır.
AT MAĞARASI : Zamanında hayvan sayıları üzerinden vergi alınırdı. Vergiden muaf olmak için bölge halkı hayvanlarını bu mağarada saklarlar. Dolayısı ile mağaranın adı at mağarası olarak kalmıştır. Kaklık bölgesindedir.
AV DÜZLÜĞÜ : Kışın Yamadağlarından düzlüğe inen veya avcıların kovaladığı keklik sürülerinin indiği düzlüktür. Av yapılan düzlük Fethiye-Deveoğlu boğazı Hattının kuzey doğu bölgesidir.
GÜVENDİK : Ne ekilirse karşılığını fazlasıyla veren bir verimli bölgedir. Bu bölge Fethiyelilere GÜVEN vermiştir. Güvenirler. Adınıda GÜVENDİK koymuşlardır. Fethiyenin 2 km kuzeyinde sarsap yolu çevresidir,
KURUÇAY: Hasançelebi-Alacahan arasındaki zorbaba dağı eteklerinden çıkar. Ambarcık-Eğribük önünden Fıratla birleşir. Zaman zaman suyu azaldığı için kuruçay denmektedir. İpek yoluna, Malatya-Sivas yoluna paralel geçer. Fethiyenin 3 km doğusundan paralel akar.
ZUMBAT; 1932-35 yıllar arasında kuruçayın batı yamaçlarından geçen tren yolu yapımı vardır.Alman Mühendis HAYDİ SUYA GİRİN YIKANIN ANLAMINDA ‘’ ŞUHUMBAT DEMEKTEDİR. Trenyolu yapımı mahalinden temin işciler çalıştırılmaktadır. Mola verildiğinde söylenen almanca olan bu kelime bize ZUMBAT olarak yansımıştır.Yeri kuruçayda 2 ile 3 ncü tunel arasında az derin su birikintisidir.
GAZİ GÖLÜ : Fethiyenin batısında ve hemen bitimindedir. Aşağı kızıldeli( Tenci) yolu başlangıcındadır. Doğal gölettir. Bahçelerin başındadır. Birçok su kabı, büz gibi malzemelerin yapıldığı hamurkesen bölgesinin üst tarafındadır. Bu göl ve adı ile ilgili bir kayıt yoktur. Ancak Fethiyeli Aksakallıların anlattığına göre; iki rivayet vardır. Birincisi; Gazi adında bir Fethiyeli’nin, çamur ve otlarla önüne set yaparak suyu toplayan kişinin adı verilmiştir. Diğer rivayet ise kışın kar tutmadığı için zaman zaman yaban kazlarının buraya konup yosun yemeleri olmasıdır.
HAMURKESEN : Bu bölge açık kahverengi kil toprak bölgesidir. Gazi gölünün altı ile Körağka arasındadır. Burada saç tıraşlarındaki kıllar ve keçi kıllarının toprağa karıştırılarak çamur elde edilip çeşitli su kabları yapıldığı biliniyor. Su küpü, bakraç, su tahliye boruları yapılır. İki yuvarlak saç arasına sıkıştırılmış kil çamuru kuruduğunda saçlar açılır, su borusu (büz) elde edilir. Kerpiç benzeridir. Bazı evlerin bacalarıda bu küplerden yapılır. Yani kalıplar kullanılarak içinede kil katılarak sağlam olması sağlanan çeşitli kabkacak elde edilir.Bazen bu çamur içine yumurta akınında atıldığı söylenir.Köraka nın on tarafındaki arazidir. Bu bölgede halen küp kırıkları görülür.
KERPİÇLİK: Fethiye’nin doğu bitişiğidir. Evler kerpiçdendir. Burada kerpiçler dökülür, yapılır. Kerpiç için saman karıştırılarak yapılan çamurlar kalıplara konur üstleri düzeltilir.Kalıplar çıkarılır. Bir hafta sonra kerpiçler iyi kuruması için ters çevrilir. Büyük kerpiçe ‘’ana’’ küçüğüne ‘’kuzu’’ denir. Kerpiç evlerin sağlıklı olduğu hepimizce bilinmektedir. Yazın serin, kışın sıcak tutar.
HÖLLÜK OCAĞI : Yeni doğan çocukların belendiği, kundaklanmasında kullanılır. Sağlıklıdır. Bebeklerin bel altı ve bacak aralarına konur.O tarihlerde bebek bezi görevini iri taneli bu kahverengi toprak alır. Hatta elenir. Eski ekmek sacında kavrulurki mikroplardan arınsın diye. Fethiye çevresinde birçok yerde vardır. En çok kullanılanıda Fethiyeden Kızıldeli’ye giderken mezarlıktan hemen sonra sağda yol üstündedir.
İSLAH ÇUKURU : Cemlerde; cezalandırılan Fethiyeli bu çukura atılır. Birkaç gün sonra tövbe ettirilerek çukurdan çıkarılır. Bunun yeri Fethiyeden Kızıldeliye giden yolun hemen başlangıcında yolun kenarında mezarlığa yakındır. Fethiye’nin ileri gelenleri, dedelerinin haksız bulduklarına verilen cezalandırmadır. Genelde suçunu haksızlığını düzeltmeyenlere verilir. Diğer bir cezalandırma değirmen taşına bağlamadır.Ancak bu yöntemlerin uygulanmadığı sorunların CEM lerde çözüldüğü bilinir.
BAHARAT YOLU- İPEK YOLU- KRAL YOLU-VAPUR YOLU
Eski çağlarda, Uzakdoğuyu batıya bağlayan ticaret yollarından en önemlisidir. Baharat günümüzden binlerce yıl önce doğu ülkelerinde kullanılıyordu. Ortaçağ Avrupasında soyluların sofralarınada girince önemli bir ticaret ürünü haline geldi. Kakule, zencefil, tarçın, zerdeçal bunlardan bazılarıdır. Hindistan, Afganistan ve Çin bölgelerinden İstanbul’a ve Roma’ya kadar uzanan yoldur. Diğer yol ise; Hindistan ve Seylan’dan (SriLanka) Kızıldenizdeki Akabe körfezine yemen kıyılarına yada Basra körfezine gelen deniz yoluyla İskenderiye, Mısır, Filistin ve deniz yoluyla Avrupaya taşınırdı. Bu yo,l (OTAĞ-I HÜMAYUN’da) şimdiki Ulucanlar cezaevi- işkence yeri, İstanbulda toplanan Osmanlı ordusunada güzergah olmuştur. Özellikle Selçuklu döneminde bu yolun adı ‘’İPEK YOLU’’ adını almıştır. Avrupa doğunun, kaliteli ipek ve baharatı ile tanışınca tarihi ticaret yolu isim değiştirerek aynı görevi devam ettirmiştir. Bu yol kültür alışverişinde de faydalı olmuştur. Bu yolun Anadolu’dan geçen güzergahı İstanbul-Sivas-Malatya-Gaziantep-Antakta-Bağdat-Irak-İran-Afganistanın kuzeyinden PAMİR ovasına uzanır.İsmini Çin ve Hindistan’dan gelen ipeklerden almıştır. Çin’in en doğusunda bulunan SİAN’dan başlar batıya doğru Hindistanın güneyi, Mezopotamya kuzeyi, Irak kuzeyi, Gaziantep, Malatya- Sivas-Ankara-İstanbul güzergahıdır. Kral yolu tam ismi ile PERS Kral yolu, İmparator Kral Darius zamanında M.Ö.5. yy’da yapılmış olan bir antik anayoldur.
Anayola İZMİR’in 95 km doğusunda SARDİS’ten başlayarak ASUR’un başkenti NİNEVEH’a yani şuanki MUSUL’a varmaktadır. Burdan babilin güneyine ve ipek yolu ile birleşiyor. Yani aşağı mezopotamya’dan Ege kıyılarına uzanır. 2500 km uzunluğundaki düzenli bir yoldur ( Türkiye içi). Yol boyuna konak yerleri (menzil) ve karakollar inşa edilmiştir. Bu yol genelde kilit taşı ile döşenmiş ve köprülerle desteklenmiştir. Bu yol askeri amaçlarda kullanılmıştır.
VAPUR YOLU: İstanbul (Başkent Paytaht) dan Samsun’a gemi ile ‘’vapur’’ ile gelen posta Samsun’a çıkar. Buradan Sivas-Malatya-Gaziantep-Karkamış-Halepe ulaşır ve periyodik olarak geri döner. O dönemde Halep Osmanlı toprakları içindedir. Bilgi ve belgelerin bir süvari timi ile posta işlevinin görülmesidir. 1863’lü yıllardaki adıdır. Bu da ilk defa kullanıma başlanan pullardan anlaşılıyor.
Fethiyeliler bu yola ‘’VAPUR’’ diyememiş ‘’PAPUR’’ yolu demişlerdir.Sadece Şive farkıdır. Bisiklete Velesbit denmesi gibidir. Fethiye yerleşkesi İ ,dikkatimizi çeken arazi yapılarına dikkat edilerek kurulduğu anlaşılıyor. En önemlisi Yamadağlarının uzantısı hemen yanından başlar, odun ihtiyacı, su ihtiyacı önemli ölçüde karşılanır. Bu Dağların ayrıca Kuzey uzanımda olması kuzey rüzgarı soğuğu keser.Yerleşke genelde sert verimsiz üç tepe arasına yapılmış olup verimli araziler ise tarımda kullanılmıştır. Yine ipek yolu üzerinde olmasından dolayı Han ve Hamam geliri ve İpek yolundan istifade ile ulaşım kolaylığı sağlamıştır.Ayrıca küçükbaş hayvan ticareti olmaktadır.. Diğer bir sebep ipek yolunun bu bölümü emniyetli açık arazi oluşu ,Deveoğlu boğazından itibaren emniyetli bölge olmayışından bu bölgeye yakın olmak istenmemiş olabilir. Sonuçta doğru yere konuşlandırılmıştır. Yerleşim birimlerinin konumu genelde Güneye bakan yamaçlara kurulduğundan rüzgara karşı değil, Güneş ısısından da azami ölçüde istifade için Fethiye’nin konumu bu yöndende uygun olmuştur.
FETHİYE ÇEŞMESİ : Beş gözlü çeşme halka sağlıklı içme suyu sunar. Derinden (3m) getirildiği için bu su yazın soğuk kışın ılık (buhar çıkar) akar. Bu su şişkinlik yapmaz. Fethiyeli’ye hiçbir olumsuz etkisi olmamıştır. Beş gözde devamlı akar. Sığır kuyulum yerindedir. Özellikle hanımların selamlaştığı sohbet ettiği yerdir. Su almaya bakraçlarla stillerle hanım ve kızlar giderler. Bu bir nevi su alma ile aynı zamanda gezi yoludur. Görme görülme sohbet güzergahıdır. Camininde yanındadır. Bu çeşmenin esas eski yeri BALCIOĞLU-KARAOĞLANOĞLU-
AĞKOÇLARIN şimdiki evlerinin önündedir. Ancak tek gözlüdür. Tek gözlü olması su paylaşımında zorluklar oluşturduğundan bu evlerin arkasından yine büz kanala alınarak 5 gözlü hale getirilmiş ve Caminin önüne taşınmıştır. Günümüzde sözkonusu su talan edildiğinden artık akmıyor. Su için devletler savaşırlar . su çok önemlidir. Bunu üzülerek yazıyorum.
KERVANSARAY : Adından da anlaşılacağı üzere kervancıların kralların kullandığı konakladığı dinlendiği mekandır. O dönemin ileri gelenleri sarayda, diğer maraba takımı ise hanlarda kalırlar. Şimdiki bu saray; büyük göl ile cami arasında Cumali Mercanoğlu ile Yusuf Çağlar’ın evlerinin hemen arkasındadır. Düzgün taşları halen mevcuttur. Saraydan camiye tünel vardır. Önemli şahıslar camiye bu tünelden giderler. Fethiye 1000 yıllık eski bir yerleşim birimi olmasından dolayı ,arazisi geniş ve bölgesinde tarihi yapılar mevcuttur.
Arazisi kuzeyde Yamadağları,Batıda göl dağları yakın batıda KAKLIK ve HAMİDİYE, güneye doğru Malatya-Arguvan yol ayrımına kadar doğuda ise Kuruçay vadisi dahil kapsar. Kuruçayda bahçeleri ve su değirmenleri mevcuttur. Verimli tarım arazilerine sahiptir., ancak sulama sorunu mevcuttur.Baraj suyu Yazıhan çevresi ile Yazıhan ın 1 km üstünün sulanacağını sanıyorum.