Cumhuriyetin ilk yılları, toplumsal dönüşümlerin yaşandığı, yeni ve içi dolu bir dönemdir. Toplum kabuk değiştirmektedir.
Sonradan değiştirilen bir eğitim sistemi: halkından, ülkesinden sorumlu bir aydın tipi yetiştirmektedir. Adları Köy Enstitüleridir.
Çifteler Köy Enstitüsü’nden adam olmak, kökünden kopmamak, toprağı uyandırmak gayesi “Herkese iş, herkese ocak, herkese toprak” sloganıyla yetişen, Fethiyeli Seyfi Koryürek, bir güzel iş yapmış ve o günleri yazmış. Sağ olsun.
“İlkokulcu Öğretmen Gözüyle Köy Enstitüleri” ile Fethiye’yi tanıtmış.
Fethiyeliler, köyden çıkıp, okuyup da köyünü unutanlara “Hayırsız caminin, minaresi başına yıkıla” dermiş.
Seyfi Koryürek, bu ilençten pay almamak için kolları sıvamış. “Bu toprakları nasıl uyandırabilirim?” diye önce kendine sormuş sonra da Fethiyeli canlara…
“Yola birlikte gidilir.” öğüdünü Hacı Bektaş Veli’den alan Fethiyeliler Ankara’ya gidip de kendilerini unutmayan Seyfi Koryürek’e destek vermişler.
Günün koşullarına uygun bir kooperatif tüzüğü ile, zamanın Köy İşleri Bakanı Lebit Yurtoğlu’nun kapısını çalmışlar. Bakanın desteği ile Karınca Dergisinde yazılar yazan Türk Kooperatifçilik Kurumu Başkanı Namık Uzgören’den de destek görünce, bir bozkır düşü gerçekleşmeye yüz tutuyor.
Malatya Fethiye Köyü Kalkınma Kooperatifi” örnek bir levha olup, çevresine umut, güven, ışık veriyor.
Var olsun, nur olsun, sağ olsun emek verenlerin tümü…
Bugün Fethiye, çevresindeki köylerin çoğundan farklı bir yerde ise, o ruhu düşten gerçeğe çeviren öncüler, Fethiyeliler’in içlerinde birer onur anıtıdırlar.
İlk kurucu başkan İbrahim Çağlar’dan bu güne, özveride bulunan her Fethiyeli, torunlarına daha mutlu bir komşu bırakarak, doğru hizmetin örneğini vermişlerdir. Ne diyelim:
Halk için hizmetleri, Hakk için olsun.
Silkinen Fethiyeli, Güvendik Baba’dan gelen suyla adeta yenilikler için ruhunu yıkar. Tarım makineleşir, mandıra ile tanışılır, köy elektrik ışığına kavuşur. 1964 ile 1971 yılları arasında Fethiyeliler, sinema, gündüz çocuk bakım yurdu gibi çağdaş kurumlarla tanıştırılır.
Kooperatif “örnek kuruluş” olarak , 6 Mayıs 1968 yılında , Hacettepe Üniversitesi Toplum Kalkınma Kulübü’nce Doç. Dr. Cevat Geray tarafından Türkiye’ye tanıtılır.
Fethiye’de kooperatifin kurucusu Seyfettin Koryürek, Güvendik Baba mevkiinden köye içme suyu getirir. Köyün içindeki çeşmelere bu su dağıtılır. Çeşme üzerindeki YSE 1969 ibaresini Fethiyeliler: Yaşasın Seyfettin Efendi diye yorumlarlar.
Seyfi Koryürek, Fethiyeli ve Adana’da yaşayan Derviş Ali oğlu İhsan Güvercin’den bir mektup alır.Fethiye’ye babalık ettiğini anlar.Gönenir.
Birlik başarı, başarı coşku getirir. Ali Ekber Aydoğan (Derdiyok) da bu coşku ile duygularını dile döker:
Vücudundan örnek al
Ellerimdir kooperatif
Tek başına çalışır mı?
Kollarımdır kooperatif
Düşünelim şöyle biraz
Tek fidandan bahçe olmaz
Bahçemdeki kaysı kiraz
Dallarımdır kooperatif
Karınca birlik çalışır
Arı durmaz çiçek taşır
Gelir kovanda birleşir
Ballarımdır kooperatif
Şehire bak, köye bir bak
Birleşmeyle bulunur Hak
Fikrim, zekam, diş ve dudak
Dillerimdir kooperatif
Sular birleşir göl olur
Birleşen su kuvvet bulur
Yurda ışık, nur yayılır
Göllerimdir kooperatif
Kuvvete kuvvet katalım
Yokluğu silip atalım
Hedefim canım ve malım
Yollarımdır kooperatif
FETHİYE: Köyüm delilim
Varlıkla bulunur ilim
Derdiyok der sazım dilim
Tellerimdir kooperatif
İnsanlar bir oldukça iri, iri oldukça diri olurlar. Hacı Bektaş öğretisinden bu öğütleri can kulağıyla dinlemiş ve özümsemiş Fethiyeliler “Birliğin dirlik, dirliğin de mutluluk” getirdiğine bir kez daha tanık olurlar.
1965 Yılında bakan olan Yurtoğlu’nun kooperatife üstü kapalı olarak verdiği söz gerçekleşir. Yurtdışına işçi gönderme önceliğinden “Fethiye Köyü Kalkınma Kooperatifi” ilk yararlanan kuruluş olur.
Bu büyük kazanım Fethiye’de yeniden coşku yaratır. O gün bayram olur. 1966 yılında Fethiyeli ile Almanya’nın tanışıklığı başlar.
Kooperatifin 46 nolu ortağı Ali Oğlu Hüseyin Sevim, ekmeğe kavuşup da sılada olmayı çığlığa dönüştürür.
Münih’e geldik de inin dediler
Şu bodrum katına girin dediler
Öğle yemeğini yiyin dediler
Ne kadar zor imiş aman ayrılık
………
Yeter be Hüseyin bu kadar yeter
Fethiye gül olmuş gözümde tüter
Bu zalim ayrılık ne zaman biter
Ne kadar zor imiş aman ayrılık
Kara trenden inip, bir başka dünyaya gözleri dikilen Fethiyeli’nin ilk duygularıdır bunlar.
Kooperatif Fethiyeli’ye yeni bir kimlik vermiştir. 26 nolu Kooperatif üyesi Ali Akdoğan Ankara’da bir toplantıda : “Köyümüzdeki tarlalardan iki yılda bir harman kaldırıyoruz. Elime verilen sözleşmeye baktım ve hesapladım: ayda bir harman kaldırıyoruz….” der.
Fethiyeli, bir olmanın getirdiği diriliği yaşamaktadır. Kooperatiften bir heyet Ankara’ya gider. Bölge ortaokulu için yanlarında 15 dönümlük bir arsa tapusunu da götürürler. “Sizden yardım istemiyoruz. İzin verin yeter” derler. Derdiyok coşar:
“Yer hibe, okula eyledik tapu
Lojmanı içinde güzel bir yapı
Elektrik, suyu noksansız hepi
Bir ucu Yazıhan düzüne bağlı”
diye başlayan dizelerle bizleri tanıştırır. Yedi ulu halk ozanının yanında yüzlerce yıl deyişlere, nefeslere kulak veren Fethiyeli doğaçlama şiir söyler. Ah aman aman diye başlayan Arguvan türkülerini en özgün şekli ile sunar gönülden kulak verenlere.
Kooperatifte birlik olan canlar yeniden Cemde de birlik olup, inancın disipline edici etkisini duyumsayınca dirilecekler.
İçlerinden, bunları yarınlara hazırlayan “Halk Öğretmenleri” çıkacak. Bunu bilen Derdiyok:
“ Dilimizden düşmez adı,
Verir ana baba tadı
İnsanlığın öz evladı,
Öğretmenler, öğretmenler.
Her cefaya göğüs geren,
Var mı acep takdir gören?
Nice alim yetiştiren,
Öğretmenler, öğretmenler.
Kurucusu yarınların
Dedelerin, torunların.
Ustası Derdiyoklar’ın
Öğretmenler, Öğretmenler.”
diyerek 23 Nisan 1969 yılında üç derslikli, lojmanlı, kaloriferli bölge ortaokulunun açılışında kesilen kurbanın yanına bir de adak şiir katar.
Alevi öğretisinde eski tasavvufçuların bir adı da Işık, Işıkçı’dır. Her öğretmen bir ışıktır. Her bilgi bir engeli kaldırır yaşamımızdan. Fethiyeli, yola birlikte gitmenin, güzelliğini görür. Okulunu kendi yapar. Devlete bile “minnet etmez”. Köyün çobanı Fado (Fatma) Özkul da Kâzım Aydoğan’ın katkıları ile önce köyde okulunu sonra 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Koleji’ni bitirir.
Yıllardır incitmeden hastalarına bakar. Hızır gelir bir köyün üç yerine sofra sererse Fatma da Fethiyeli bir Hızır olur hastalarına. Güzel şeyler yapanlar hem mutlu eder hem de mutlu olurlar. Adlarının nesilden nesile aktarılmasını sağlarlar, yaptıkları ile. “El ele, El Hakk’a” diyen Fethiyeli el ele verince Güvercin’in kanat seslerinden yine şiirler dökülür. Kanat çırptığı Kırklar’dan Köraha’ya Balaban Gölü’nden Boya Çukuru’na… Bayram gibi bayram olur, Bayram Tepesi’nin etrafında tüten ocaklarda.
Duyarlı yüreklerden dün, bugün, acı, sevinç yumak olur. Dökülür dut gibi önümüze…
Çalışmak, kazanmak mutluluk getiriyorsa da Güvendik Baba’nın suyu, Kaklık, Hamurkesen, Daşça, Körpınar, Keklicek özlenir. Şiirler dökülür dillerden. İhsan Güvercin de Fethiye’nin tozlu yollarını özler ve kendini var eden topraklara seslenir:
FETHİYEM
Seni bir yıl oldu göremiyorum,
Mutlu musun, halın nasıl Fethiyem?
Görmediğim için bilemiyorum,
Tozlu musun, yolun nasıl Fethiyem?
Malatya’ya giden bir yolun vardı,
Sokakların çamur, hemi de dardı,
Öğrendin mi, sana kaç kişi yârdı?
Söylemeyen dilin nasıl Fethiyem?
Duydum ki çarşına beton dökmüşler,
Ağaçların vardı, kesip sökmüşler,
Sor bakalım, kimler neler etmişler?
Çoluk çocuk, gelin nasıl Fethiyem?
Seni koyup gurbetlere gittiler,
Sevindiler, ağladılar, güldüler,
Candan sevenlerin çoktan öldüler,
Evlilerin, dulun nasıl Fethiyem?
Güvercin’im, her dem arzular seni,
Unutamam seni, unutma beni,
Elbette gelecek buluşma günü,
Beni saran elin nasıl Fethiyem?
Cehaleti, duyarsızlığı bir toplum kanseri olarak algılar Derdiyok. O günlerin sorunu başlık parasına (kalın) karşı isyan eder. Alır kalemi eline:
TOPLUM KANSERİ
Eski bir hastalık yeni bulundu ,
Pis mikroptur, ürer toplum kanseri,
Tedavisi yoktur tıp aleminde,
Kalpten kalbe girer toplum kanseri.
Bu tür kanser kültürlüye bulaşmaz,
Cahil inat eder, sözünden şaşmaz,
Şifası ilimdir, ilme yanaşmaz,
Girecek yer arar toplum kanseri.
Sefillerin yanlarına varınca,
Zehirini döker yerli yerince,
Hele bir kez sepet kafa görünce,
Ayrık gibi sarar toplum kanseri.
İlin fakirini, kabak kafayı,
Görünce bulur zevki, sefayı,
Ahmet’i, Ayşe’yi hem Mustafa’yı,
Civek civek arar toplum kanseri.
Tahsil, ilim, zekâ onun düşmanı,
İleri gidene sıkılır canı,
Bilgi ışıkları sarsa dört yanı,
Daha neye yarar toplum kanseri.
Birlik olup, onu tutup boğarsak,
Cahili, haini yurttan kovarsak,
İlimle yatıp da fenle doğarsak,
Kaçacak yer arar toplum kanseri.
Boynuzlu başını öne sürdü mü?
Derdiyok der, bu açacak derdini,.
Yumuşak et, taze bir kan gördü mü,
Sülük gibi sorar toplum kanseri.
KALIN BAŞLIK
Baba ben evlenem dedim,
Ayıptır be sus dediler,
Bu ne yüzsüz çocukmuş,
Yüzü çıktı pis! dediler. (Hey)
Çatladın mı yaşın yirmi,
Evde başlık, para var mı?
Bunu biri öğütler mi?
Bu yıl borçluyuz dediler. (Hey)
En az on bin lira kalın,
Emmi yolun var mı alın?
Üç gün davul zurna çalın!
Yolunsun bir kaz dediler. (Hey)
Kız sahibi yola gelmez,
Başlık dokuz olsa olmaz,
Kardeşinin yüzü gülmez,
Olmaz olsun kız! dediler. (Hey)
Babam uzun bir Of! çekti,
Bir de dayı yolu çıktı,
Düğün belimizi büktü,
Defterine yaz dediler. (Hey)
Derdiyok der var bir yara,
Kalksa ah şu başlık para,
Uyulsun eşit haklara!
Ne bir kutlu söz dediler. (Hey)
BİR BELGE
Bazı kayıtlar gerek içindeki isimler gerek rakamlarla dünümüzün aynalarıdır. O aynalardan yansıyan kooperatif ile ilgili bir belge ise şöyle:
1979 SONU DURUMU
Kooperatifimizin 31 Aralık 1979 durumunu (bilanço) verelim:
AKTİFLER:
Kasa Hesabı : 84.093.47
Pay Borçları : 136.361.00
BANKA HESAPLARI:
Etibank : 2.633.00
Halk Bankası : 10.060.69
İstanbul Bankası : 4.818.96
T. İş Bankası : 113.535.83
DEMİRBAŞLARIN HESABI : 15.749.24
TAŞINMAZ MALLAR:
Hangar Binası : 68.901.45
Akaryakıt Yapısı : 86.098.00
Mandıra Binası : 236.869.05
Benzinlik Pompası : 242.732.20
DEPOZİTO HESABI : 10.000.00
GEÇİCİ BORÇLAR:
Kooperatif Ortakları : 183.757.29
A.N.T. Mç. Pompası : 14.545.60
Ali Koç : 6.353.00
Avadis ALTUN : 11.512
Dayıoğlu Şirketi : 441.42
Alacak Senetleri : 10.353.75
İŞTİRAKLAR HESABI:
Kooperatif Biriliği : 20.000.00
Satış Mağazası : 25.234.30
PASİFLER:
Sermaye Hesabı : 1.002.950.00
ALACAKLI HESABI:
Bereketoğlu : 2.290.50
Dursun AKTÜRK : 253.30
Sigorta ve Gelir Vergisi : 4.554.96
Amortismanlar : 159.149.20
Gelir-Gider Farkı : 114.852.79
Aktif ve Pasif Yekun : 1.284.05.75
Kooperatif Başkanı 2. Başkan
Hüseyin DELİKAYA Yusuf KARGIN
Üye Üye
İbrahim GÜNAY Musa ÇİFTÇİLER
�Kto��0��lack 1.0pt;border-right:solid black 1.0pt; mso-border-top-alt:none white 0cm;mso-border-left-alt:none white 0cm; padding:2.15pt 2.15pt 2.15pt 2.15pt’>
Çanakkale
Fethiye
Mrk.
İzmir
Fethiye
Tire
İzmir
Horasanlı Türkmen topluluklarının yoğun olarak yaşadıkları İzmir İli Tire İlçesi’nde hicri 1252 yılı tahrir kayıtlarında Fethiye Köyü adı da geçmektedir.
Balıkesir’deki Fethiye yerleşim yerine Şamlı notu düşülmüş. Şam’ın, Türkmenler’in dağılma noktalarından olması nedeniyle bu köy ile Fethiyeliler’in bir kesitinin akrabalık bağı olabileceğini de düşünmek gerekir. Fethiyeliler’in büyük çoğunluğu Beğdili topluluğunun üyesidirler. Onların bir kısmının son dağılma yerleri Kuzey Suriye ve Şam dolaylarıdır.
Balkan göçmenlerinden 19. yüzyılda Anadolu’ya gelenlerin kurdukları köylerin bir kısmının adı da Fethiye’dir.
Ali Aksüt