Provokasyona dikkat!

Sevgili okuyucular,

Provokasyona dikkat! Ülkemiz Türkiye, halklarımız, emekçiler, AKP iktidarı tarafından provokasyon ortamı yaratılarak, savaş macerasına sürüklenmek istenyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM’den, MHP’nin yardımıyla çıkarmış olduğu Tezkere, aslında bir savaş ilamıdır. Suriye halkına karşı düzenlecek olan sınır ötesi hareketlerle, ülkemiz halklarıyla, Suriye halkşarını karşı karşıya getirme ve kırdırma ilamıdır. Halkları birbirlrine kırdırarak, ganimet peşinde olan ABD’nin taşarenloğunu üstlenme ilamıdır.

Başbakan Tayyip Erdoğan, tezkereyi alır almaz, kabadayılanmaya başladı. Savaş naraları atamaya, ‘gerkirse kendim savaşa giderim’ söylemleriyle toplumu gaza getirmek ve ülkeyi savaşa sürükleminin peşinde. Külliyetin yalan, Tayyip Erdoğan, değil kendisinin bir savaş ortamına girmesi, en yakın çevresini dahi göndermez. Tayyip Erdoğan’ın tek amacı, ABD ve Batılı sermaye güçleriyle birlikte savaş ganimetleri için, yuvarlak masa toplantılarında hazır bulunmaktır.

ABD’nin Ortadoğuyu, yeniden ‘dizayn’ etmek için ve enerjı kaynakalarını tümüyle denetim altına almak çabaları aslında Ortadoğuyu, kan gölüne çevırmiştir. Komşumuz Suriye, ABD’nin, ‘dizayn’ girişimlerinin bugünkü ilk adımıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve AKP iktidarı, Suriye’yi, ‘dizayn’ etmek için, ABD’nin taşeronluk rolünü üstlenmiştir.

Başbakan tayyip Erdoğan’ın deyimyle, ‘yeni Ortadoğu girişiminin eş başkanıdır’. Kısacası taşeron başıdır. 2 yıla yakın zamandır Suriye’ye karşı sürekli olarak provokasyonlar yapılmaktadır. Suriye halkına kan kusturmak için, çapulcu takımı silahlandırılarak huzursuzluk yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu girşimler başta arap yarımadasındaki gerici ve faşist ülkelerle kol kola olan AKP iktidarı tarafından organize edilmektedir. Gerekçe olarak Suriye’de demokrasinin olmadığı ileri sürülmektedir.

Evet, doğrudur. Suriye’de, demokrasi yoktur. Beşar Esad ve BAAS rejimi faşist ve diktatör bir rejimdir. Ama Suriye’ye, demokrasi dersi vermeye kalkanların, kendi ülkelerinde demokrasinin D’sinden söz konusu dahi edemeyiz. Katar’da, Suudi Arabistan’da, Bahreyde’mi demokrasi var. Bu ülkelerde Ortadoğunun en kanlı rejimleri iktidarda. Ortaçağ kalıntısı rejimler hüküm sürmektedir.

Suriye’de, demokratik bir iktidarın yer alması, Suriye halklarına kan kusturan BAAS rejiminden kurtulması tabi’ki, komşu ülke olarak Türkiye halklarının arzusudur.

Türkiye halklarının komşu ülkeler ve bölge coğrafyasında yaşayan halkların demokratik rejim içinde ve refah bir toplumsal süreçte yaşaması en büyük arzusudur. Aynı zamanda ülkemizde’de demokrasiye, ekmek, su ve oksijen kadar ihtiyacı vardır. Ülkemizde’de, AKP eliyle, ‘ileri demokrasi’ adına AKP faşizmi uygulanmaktadır.

Suriye’nin rejim sorunu Suriye halklarını kendi iç ve ortak sorunudur. Başka ülkelerin müdahalesi ile Suiye’ye demokrasi ve huzur gelmez. Tam tersine huzursuzluk, kargaşa, kan, ölüm, katliam ve gözyaşı getirir. Bugün olanda, tam budur.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Türkiye Cumhuriyeti, AKP, başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri bakanı, Ahmet davutoğlun’un, marifetiyle, Suriye toprakları işgal edilmek istenmektedir.

Bu işgal girişimleri, Başbakan tayyip Erdğan ve Ahmet Davutoğlu’nun kaprisleriyle ilerlemektedir. Her ortamda savaş ve işgal çığırtkanlıklarını alenen ilan etmektedirler. Halklarımızı birbirine boğazlatmak için ellerinden gelen çabayı göstermektedirler.

Başbakan’ın, ‘gerekirse ben savaşırım’ sözleri manidardır. Savaş ortamının hazırlanması için, bizzat AKP’nin provokasyon ortamlarını sağlaması mümkündür. Suriye’ ye saldırmak ve işgal hareketinde bulunmak için, AKP iktidar eliyle bir provokasyon ortamının organize edilmesi, her an göz önünde bulundurulmalıdır.

Ülkemiz Türkiye ile, Suriye arasında çıkarılacak bir savaş, bölge coğrafyasını kan gölüne çevirir. Gerek ülkemizi ve gerekse Suriye’yi, içinden çıkılmaz bir bataklığa sürükler.

Karşılıklı olarak, yoksul halk çocukları bu savaş’ın, kirlenmiş dişleri arasında yok olur giderler. Yaten çok zor koşullar ltında yaşayan, yoksul halkın yaşamı daha’da kötüleşir. Çünkü, savaşa girildiğinde, savaş ekonomisi uygulanacaktır. Bu ise ülke ekonomisinde var krizin daha’da, derinleşmesi demektir.

AKP’nin, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişeler Bakanı, Ahmet Doğan’ın, savaş heveslerini kursaklarında koyalım. Provokasyona gelmeyelim.

Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle,

Aliekber Pektaş 06.10.12