AKTÜEL TARİHÇE EBRULİ ALMANYA ANTALYA DÜĞÜNLER OKUL DUYURU BAŞSAĞLIĞI ÖZEL HABER
Tarih 09 Nisan 2013, 00:59 Editör: Editör Aliekber Pektaş

Aliekber Pektaş: Pınar Aydınlar’la, ‘Sağ’ dayanışma!


Pınar Aydınlar’la, ‘Sağ’ dayanışma!
Sevgili okuyucular,
Sahne ve ses sanatçısı, Pınar Aydınlar, ‘Sağ’ ile dayanışmak ve Pınar Aydınlar’ın yanında olmak her devrimci, demokrat, yurtsever insanın görevi olmalıdır.
Pınar Aydınla’r icra etmiş olduğu, ülkemizin halk ozanlarına ait eserlerden dolayı, Malatya ağırceza mahkemesinde yargılanmaktadır.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin her fırsatta, ‘ileri demokrasi’ olarak lanse etmeye çalıştığı, gerçeklik bu olsa gerek. Ülkemizin sanatçılarını, düşünürlerini, yazarlarını, çizerlerini ve aydınlarını mahkeme kapılarında ‘süründürmek’ ‘ileri demokrasinin’ topluma sunduğu hizmet olarak’mı, algılamalıyız.
Pınar Aydınlar’ı, Türkiye halkına mal olmuş ve ozanlarmızın yarattığı değerlerden derleyip sunduğu türkülerimizi söylemiş olması dolayısı ile yargılamak, faşist rejimlerde mümkün olabilir. Pınar Aydınlar, asla ‘suçlu’ ilan edilemez.
Pınar Aydınlar, 2010 yılında Dersimde katıldığı festival etkinliğinde, İbrahim yoldaş, Ali Haydar ölmez, Kırmızı gül, Mahir Çayan ve arkadaşlarını konu alan, Kızıldere adlı eserleri seslendirdiği için, Malatya Cuhhuriyet savcılığı tarafında ‘suç’ duyurusunda bulunularak, dava açılmıştır. Davaya konu olan eserlerin, söz ve beste yazarı ozan EMEKÇİ’dir.
Ozan Emekçi, 12 Eylül Askeri faşist darbesinden kısa bir süre sonra, yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştır. 30 yılı aşkın bir süredir Almanya’da ikame etmektedir. Ozan Emekçi’nin, kendi ülkesi olan Türkiye’ye girmesi, Türkiye Cumhuryeti Devleti tarafından, ‘sakıncalı’ görüldüğü gerekçesiyle yasaklanmıştır. Bu anlayış, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, sanatçıya, sanatçının ürettiği ve icra ettiği, eserlere düşmanlığının bir tezahürüdür.
Ozan Emekçi’nin, söz ve bestesinin sahibi olduğu eserlerin, Pınar Aydınlar tarafından sahnede icra edilmesi, neden ‘sakıncalı’ görülmektedir. Ozan Emekçi, Türkiye devrimci ve sosyalist hareketini önder kadrolarını anlatan Türküler yazıp bestelemektedir. Kısacası bir halk Ozan’ının, yapması gerekeni yapmaktadır. Halk Ozan’ı, tabiî ki halkının yanında, halkı ile özdeşleşen, saraya mühalif olmak durumundadır. Tıpkı, Nazım Hikmet, Hasan Hüseyin, Ruhi Su, Mahsuni Şerif Vb. gibi Ozan Emekçi’de, saraya, Türkiye Cumhuriyeti’nin uygulamalarına, AKP faşizm’ine muhalaliftir.
Pınar Aydınlar’da, bu soylu geleneğin takipçisidir. Bu soylu geleneği içselleştirerek, takip ettiği için, Pınar Aydınlar’ı, yargılamak, aslında Türkiye’nin aydınlarını, Ozan’larını ve geleceğini yargılamaktır.
Pınar Aydınlar’ın, Türkiye Cumhuriyetinin uygulamalarına, soygun ve hortumcu düzenine muhalif olması, bir sanatçı duyarlılığıdır. Devrimci, sosyalist değerlere sahip çıkıp, devrimci sosyalisr önderlere yakılan ağıtları, türküleri, ezgileri dile getrip, icra etmesi, sorumlu sanatçı duyarlılığıdır.
Bugün halkımız arasında kin ve nefreti körükleyen, ırkçı şövenist, şarkıları sadece kazanacağı para karşılığı söyleyenleri, ‘fikir ve ifade özgürlüğü’ olarak adlandırıp, davalarında es geçilirken.
Pınar Aydınlar hakkında ‘suç’ duyurusunda bulunup dava açmak, ırkçı şöven, faşist çetelere cesaret vermek anlamına gelmektedir.
Türkiye’nin aydınları, devrimcileri, sosyalistleri, demokrasi güçleri, sahne ve ses sanatçısı Pınar Aydınlar’la dayanışma içinde olmalıdırlar.
Pınar Aydınlar’ın, dik duruşu, 1 Mayıs’ta kaledilenlerin, Malatya’da, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi ve Ümraniye’de, Uludere Roboski’de katledilenelerin sesi ve dik duruşudur.
Pınar Aydınlar’ın, sahnede icra ederek gündeme getirdiği dava, 12 Mart, 12 Eylül ve sonrası katledilen devrimcilerin, sosyalistlerin davasıdır.
Pınar Aydınlar’a, açılan dava konusunda, Türkiye basını görmezlikten gelerek, olumsuz bir tablo sergilemektedir. Türk basının demokrasi anlayışı ve algılaması bu davadan yola çıkarak sorgulanmalıdır.
Ben bir basın mensubu olarak, Pınar Aydınlar’la dayanışma içerisinde olduğumu ve demokrasi aşığı basın mensublarının, bu davada Pınar Aydınlar’dan yana olacaklarına inancım sonsuzdur.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle,
Kritikleriniz için: analizoku1@live.de
25.05.2012

‘Ölümü hakettiler’ ‘’orda olmamalıydılar’’
Sevgili okuyucular,
Uludere Roboski katliamının gerekçesi bulundu. Katliama uğrayan ve canlarını kaybeden, 15-16 yaşında çocuklar, ‘orda olmamalıydılar’ öyleyse ölümü hakettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içişleri Bakanı İdris Naim Şahin, NTV’de 23 Mayıs, gün ortası, katıldığı bir proğramda beyan etti.
Moderatörün, ‘özür dileyecekmisiniz’ sorusuna, ‘’hayır özür dilenecek bir durum yok’’ diyecek kadar pişkin bir cevap veren, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, eğer siz Kürt iseniz ve kaçakçılık dahi yapsanız, ‘sizde terörüstsiniz’ veya PKK’lısınız. Öyleyse, Uludere Raobosk’de, kaçakçılık için yola çıktıklarında, canlarını kaybeden, 15-16 yaşındaki çocuklar’da, ‘masum’ olamazlar.
Bu açıklamalar batılı demokratik ülkelerde olsa, muazzam tepkiye neden olurdu. İçişleri Bakanı hemen istifa etmek durumunda kalırdı. Ama burası Türkiye olunca, bu tür açıklamalar sıradan bir olay gibi algılanmaktadır. Çünkü ülkemizdeki yönetim, demokrasiden uzak, gerçek demokrasi ile hiçbir dönem barışıklık içinde olmamıştır. Sürekli olarak diktatörlüklerle, ülkeyi yönetem Türk häkim sınıfları, bugünkü konumlarını ve statülerini devam ettirmek için, hala ülkemizi demokrasi dışı arayışlarla yönetmektedirler.
Demokrasi dışı bir yönetimle yönetilen bir ülkede, başbakan ve bakan olursanız ve zihniyetinizde, ‘kindar’ gençlik yetiştirme varsa, sonuç ancak bu kadar olur. Bir ülkede eğitim sistemi, Türk İslam sentezi üzerine kurgulanırsa, bu eğitim sisitemi ile yetişen bir bakan’dan ancak, sadece ekmek parasını kazanmak için, ‘kaçakçılık’ yapan gencecik çocukların katledilmelerine onay verilir.
Sanki ‘kaçakçılık’ sadece Uludere Roboski’de, ‘mazot kaçakçılığı’ ile sınırlıymış gibi davranan ve bu nedenle bu 34 insanın uçaklarla bombalanarak katledilmelerini, normal sıradan bir olay gibi gösterillmek istenmektedir. Bu çocuklar için, ‘ne işleri vardı, gitmeselerdi’ diyecek kadar pişkin bir içişlerimiz bakanımız var. Bakanın kavramadığı, bu insanlar ‘kaçakçılığı’ isteryerek ve severek yapmıyorlar. Eğer siz bu bölgede yaşayan insanları, ‘kaçakçılık’ yapacak ortamlardan ve ekonomik durumlardan uzak tutacak bir planlama ile ülkeyi yönetseydiniz, bölge insanları, ‘kaçakçılık’ yapmak durumunda kalmazlardı. Bölge insanlarının, ‘kaçakçılık’ kaderleri değildir. Zaten, ‘kaçaçılıktan’ elde ettikleri gelirlerde, sizlerin, devletten nemalananların etrafında organize olmuş kaçakçılar kadar değildir. Sizin etrafınızdaki kaçakçılar, ülkenin tüm kaynaklarını har vurup harnam savuran kaçakçılardır. Sizin etrafınızdaki kaçakçılar, milyar dolar’la, ifade edilen vurgunların peşindedirler.
Bölgede PKK’lıkların yoğun olduğunu, ‘kaçakçılık’ olaylarında, ‘PKK’nın elinin olduğunu’ ileri süren AKP’li içişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bu nedenle Uludere Robaski’de katledilen 34 insan için, ‘onlar PKK’nın figuranıydılar’ diyerek, katliamı savunmaktadır.
İşte Şahin’in programda yaptığı açıklamalardan inciler:
‘‘Uludere olayı güvenlik güçlerimizin tecrübe hanesine işlenmiştir. Bundan sonra muhakkak ki daha dikkatli davranılacaktır.
Vur emrini kim vermiştir? Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri izleyen, olayı analiz eden komutanlar vermiştir. Öyle gözüküyor.
Hayatlarını kaybetmemiş olsalar ve sağ ele geçirilmiş olsalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı.
Kaçakçılık yapanlar orada hayatını kaybeden 34 insanımızla sınırlı değil. O bölge Kandil’e doğru bölücü örgütün kontrolünde bir bölge.
Örgütün para kaynaklarından biri de kaçakçılıktır. Hayatını kaybeden insanlarımız olayın sadece figüranlarıdır. Olayın başrol oyuncularını sorgulamak gerekir‘‘
Beş ayı aşkın bir zaman dilimnde katliamın gerekçelerini ve sorumlularını açıklamakta zorlanan AKP hükümeti, sonunda içişleri bakanı’nın açıklamalrıyla, katliamın sorumlusu ve gerekçesini bulmuş oldu.
Uludere Roboski katliamının gerekçesi, ‘kaçakçılık’ olayların sorumlusu, ‘PKK’nın para kaynaklarına figuranlık yapan’ 34 kişilik, 15-16 yaşında çocuklar ve Kürt insanıdır. Bu nednlede vur emrini, “Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri izleyen, olayı analiz eden komutanlar vermiştir.“
Katliamın vur emrini verenleri açıklamak içinde, bu kadar zaman beklenmiştir. Kusura bakmayın ama vur emrini hangi subayın verdiği ve nasıl verdiğinden ziyade, bu katliama bakış açınız önemlidir. Bu katliama bakış açınız, Nazi subaylarının bakış açılarından, farklı yanını açıklayabilirmiziniz. Sadece farklı bir ulusa ait oldukları için, mazot ‘kaçakçılığı’ yaptıkları için katliama uğramalarını onaylamak ve açıklamak mantıkla bağdaşan bir olgu değildir.
Bu zihniyet aslında faşist ve ırkçı bir zihniyetin tezahüründen başkası değildir. Ülkemiz böyle bir içişlkeri bakanına sahip olduğu için, bir basın mensubu olarak utanç duymaktayım. Ülkemiz ve insanlarımız, böyle bir içişleri bakanına layık değildir. Bu açıklamalarından sonra, İdris Naim Şahin, bakanlıktan istifa etmelidir. Katliamı savunmaktan dolayı, nefret suçu işlemektedir. Yargı kurumları gerekli girişimleri başlatmalıdır.
Sadece okul harçlıklarını çıkarmak ve aile bütçesine katkı sunmak için, ‘kaçağa’ giden ve bombalarla, kimysal silahlarla yaşamdan koparılan insanların katledilmelerini onaylamak nasıl bir duygudur. Yine bakan, ‘’yaşamış olsalardı, yargılanırlardı’’ ne kadarda, ‘aklıselim’ olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadır. Bu sözlerin sahibi, İdris Naim Şahin gibi bir bakan olunca, normaldir diyelim. Yazımı burada noktalayım.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle,
Kritikleriniz için: analizoku1@live.de
24.05.2012

‘Kendi notumuzu, kendimiz veririz’
Sevgili okuyucular,
‘Gerekirse kendi notumuzu kendimiz veririz’ bu sözlerin sahibi, AKP genel başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Peki, neden bu cümleyi kurmak durumunda kaldı. Uluslar arası arenada faliyet gösteren ve kendisine üye ülkelerin ekonomik durumunu göz önünde bulundurarak, not veren bir kurum olan, kredi derecelendirme kurumu, Satandart&Poor’sun Türkiye’nin notunu düşürdüğünü açıklamasından sonra, böyle bir açıklamada bulundu. Başbakanının bu cümleyi ilk kurduğunda, dil sürçmesi zannettim. Daha sonraları başbakan Tayyip Erdoğan bu konuyu, ‘ciddi-ciddi’ gündeminde tutunca, dil sürçmesi olmadığına kanaat getirdim.
Standart&Poor’s, kredi derecelendirme kurumu ne yapar? Neden ülkelerin kredi notlarıyla yakından ilgilenir? Türkiye’nin kredi notu ile neden yakından ilgilidir? Neden Türkiye’nin kredi notunu düşürmüştür? Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, ‘kızdıracak’ ne yapmıştır?
Standart&Poor’s, S&P ‘bağımsız’ ve özerk bir kurumdur. Uluslar arası alanda faliyet gösterir. Dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkesi S&P kredi derecelendirme kumru ve benzeri kurumlara üye olurlar. Bu kurumlar, ülkelerin ekonomik gelişmelerini yakından izlerler. Dış borçlarını, cari açıklarını, ihracatlarını, ithalatlarını, üretim fazlalıklarını, sermaye birikimlerini, gayri milli hasılalarını yakından izlerler. İzlenimlerinden yola çıkarak bir değerlendirme ve derecelendirme yaparlar.
S&P ve benzeri kurumların değerlendirmelerinden yola çıkarak, uluslar arası sermaye grupları, hangi ülkeye yatırım yapacaklarını belirlerler. Uluslar arası sermaye, kedi ve yatırım için güvenli yerler ararlar. Bu nedenle, S&P ve benzeri kurumların verilerine ve tercihlerine önem verirler.
Standart&Poor’sun, Türkiye’nin kredi notunu düşürdüğünü açıklamasından sonra, başbakan Tayyip Erdoğan kızgınlığını ifade ederek, ‘’gerekirse Stnadart&Poor’s la, olan ilişkilerimizi askıya alırız ve kendi notumuzu kendimiz veririz’’ açıklamasında bulundu.
Bu açıklama aslında, ‘bizimde horozumuz var, gerekirse yumurtlatırız’ demekle eş anlamlıdır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu ve benzeri açıklamalarını duyduğumda, acaba kendi kendisini tatmin etmek ve eğlenmek için, kafa’mı buluyor diyorum. Veya Türkiye’nin 70 milyonu aşkın insanı ile ’dalgamı geçiyor diyorum. Her ikiside aklı başında olan bir başbakanın davranışı olamaz. Standart&Poor’sa üye olan, Türkiye’nin kendisidir. Türkiye kendi arzu ve istediği doğrultusunda, üyelik müracatı yapmış ve S&P’e, üyeliği kabul edilmiştir. S&P’nin, Türkiye’nin ekonomik durumu ile ilgili gelişmeleri takip etmesi ve derecelendirmesi, Türkiye hükümetlerinin talebidir.
Başbakan Erdoğan, beyanatında şöyle demekyedir. “Öncelikle bu S&P’nin yapmış olduğu açıklamayı daha önce de söylediğim gibi tamamıyla ideolojik buluyorum. Onu siyasi bir yaklaşım olarak ele alıyorum. Kredi derecelendirme kuruluşlarının siyasetten ari olduğunu düşünmek mümkün değil. İflasa giden ülkenin derecesini yükseltmeye çalışıyorlar aynı kararda bizimkisini de durağana çeviriyorlar. Bunlar artık itibarlarını kaybettiği gibi, bu sene G-20 toplantısında kredi derecelendirme kuruluşlarını tartışacağız. Zaten S&P açıklamasının bizim piyasalarda bir etkisi olmadı. Biz iyi yönettik. Bizim yaptığımız açıklamalar bu kuruluşun itibarını dünyada sarstı.
S&P ile biz her yıl anlaşma yapıyoruz. Gerekirse gözden geçirir tek taraflı olarak anlaşmayı iptal ederiz. Bizi engelleyen bir şey yok. Arkadaşlarla çalışıyoruz. Buna mani bir şey yok.”
Şimdi ne diyelim, başbakan son dönemlerde rüya aleminde gezmekte. Sanatçılara kzıyor tiyatroları özelleştiryor. Memurlara kızıyor, Yunanistan olmakla tehdit ediyor. S&P’a, kızmış, kredi dercelendirme kurumu oluşturmak istiyor. Hani demişti, ‘bizimde horuzumuz var istersek yumurtlatırız‘.
Ya, ‘allah aşkına‘ sizin kendi, kendinizi değerledirmeye tabi tutup, derecelendirmelerinize kim inanır? peki, nasıl not verceksiniz. Bizim ekonoımimiz dünyanın, ‘en iyi‘ ekonomisi‘mi, diyeceksiniz?
Yani sizin, ‘horozun yumurtladığına‘ kimleri inandıracaksınız? Sadece Türkiye’de iç kamuoyunu kandırmaktan başka bir işe yaramaz. Aslında bu davranış, Türkiye kamuoyunu, ‘aptal‘ yerine koymakla eş anlamdadır.
Doğrudur, Standart&Poor’s, sağlıklı bir kurum değildir. Politik ve ideolojik davrandığınıda, var sayalım. Ama Türkiye ekonomisi, başbakanın ve AKP’li bakanların açıklamalarında yer aldığı gibi pürü pak değildir. Eğer çalışma bakanlığı, kamuda çalışanlara, yüzde 3,5 zam vererek memur sendiklarının kaşısına çıkıyorsa, işlerin gözüktüğü gibi olmadığı gerçeği ile karşıkarşıya olduğumuzu bilmekteyiz. Hala on binlerce insan sokaklarda çöp toplayarak geçiniyorsa, 20 milyona yakın insan açlık sınırında bir ücretle geçiniyorsa, gerçeklerin gizlendiği izlenimi verilmektedir.
Bir ülke sadece iktidarı gasp eden sermaye grupları tarafından soyulup hortumlanıyorsa, uluslar arası alanda kredisinin yüksek olduğunu beklemek, hayal dünyasında yaşamaktır. Bir ülkenin ekonomisini hayal dünyası ile yürütürseniz, sasece sizin horozunuz, ‘yumurtlar‘!
Türkiye’nin S&P’ye kızacağına, ekonomisini rant ekonomisinden çok üretim üzerine, üretimden gelen gayri milli hasılanın adil dağılması üzerine kurması gerkmektedir. Üretim yoğunlaşması ve adil dağılım ülkemizin kredisini artıracaktır. O’zaman ülkemizin, S&P ve benzeri kurumlara ihtiyaç’ı, kalmayacaktır.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle,
Kritikleriniz için: analizoku1@live.de
23.05.2012
Tatil notlarım!
Sevgili okuyucular,
Tatil notlarım! Son 10 gün tatildeydim. Yazılarıma kısa bir süre ara verdim. Aslında yorgunluk, sürpriz ve güzelliklerin sarmaladığı bir tatildi. Kendi adıma, tatilimden yeterince memnunum.
Tatilimi Balkan ülkelerinde, sıcak ve samimi insan topluluğunun bulunduğu alanda, Arnavutluk ve Kosova’da geçirdim.
Aslında tatilimi geçirirken, stresten ve sorunlardan uzak olmasına özen göstermek isterdim, ama beceremedim. Kosova’ya, yakın bir aile dostumla gitmiştim. Sıcak ve samimi bir ortamda, misafirlerini ağırlayayn insanların arasınsadaydım. Bana ve eşime gösterdikleri ilgiyi anlatmak yazımın kapsamını aşacağından, sadece memnuniyetimi belirtmekle sınırlamak istiyorum.
Kosova’da bulunup’ta, Kosova’nın ‘bağımsızlığını’ elde etmesi için, Sırpistan’la girdikleri çatışmların yarattığı tahribatlara, psikolojik ve sosyolojik duruma kayıtsız kalmak mümkün olmadı. Tatilimin yoğun bir dönemini geçirdiğim Cakova kentinde, burası küçük ve şirin bir kent’tir. 1990 yılların sonunda yaşanan, Kosova’nın ‘bağımsızlığını’ savunan güçlerle, Sırp askeri güçleri arasında yaşanan, ‘savaş’ esnasında, katledilen sivillerin sayısı, 1812 kişiden oluşmaktadır.
Kent sakinleri yaşananları anlatırken, bazan hala çağımızda, ‘milenyum’ çağında, bu vahşetlerin ysanacağına inanmak istemiyorum, ama hala günümüzde yerkürenin birçok ülkesinde bu ve buna benzer vahşetin hala yaşandığını anımsamaktan kendimi alamıyorum.
Cakova, kent sakinleri, sivil halka, gençlere, kadınlara yapılanları anlattığında, ‘savaş kuralları’ nedir? Nasıl uygulanır? Sivillere bu kadar vahşice davranılmasına hala anlam veremediklerini anlatmaktadırlar.
Anlatılanları can kulağı ile dinlerken, kendi ülkemde yaşananları, kendi ülkemde vahşetin boyutlarını Kosova’da yaşananlarla mukayese etmeye çalışıyorum. Maraş, Çorum ve Sivas’ta yaşananların, katledilen günahsız ve suçsuz insanlarımız ve yaşadıkları, maruz kaldıkları vahşeti muhasebe ediyorum. Kürtlerle olan kirli savaşın geride bıraktıklarını ve son olarak Uludere Roboski’de yaşanan katliam, 34 Kürt köylüsünün vahşice katledilmesi hafızalarımı tırmalıyordu. Bu katliamın aydınlanması ve sorumlularının bulunmasından çok, bu konuda kendine siyasi rant çıkarmak isteyenlerin hafifliklerini muhasebe etmeye çalışıyordum.
Cakovalı Arnavutlar bütün bu yaşananlara rağmen yaşama tutunmaya, dostça ve misafir perver davranışlarıyla beni etkilemeye devam ediyorlardı. Cakova’da Bektaşi tekkesini ziyaret ettim. Tekke’de görevli Bektaşi babası beni ve rehberimi çok sıcak bir ortamda ağırladı. Ziyaretim kısa oldu ama gerçekten gösterilen ilgi beni mutlu etti. Bektaşi babası, ‘’bu tekkeye kim girerse, girsin kapımız açıktır. Bu tekkeye giren her insanın tekkeye girdikten sonra konumu ve sütatüsü aynıdır. Bizim nazarımızda insanlar arsında, din, dil ve inançlarına göre ayrım yapılmaz biz insanlara aynı nazarla bakarız’’ sözleri sohbetimize damgasını vurdu. Bana gösterdiği ilgiye teşekür ederek, tekkeden ayrıldım. Cakova kentinde diğer Kosova ve balkan kentlerinde olduğu gibi yoğun Bektaşi tekkeleri bulunmaktadır.
Tiran gezim,
Arnavutluk’un başkenti Tiran, aslında uzun bir süredir görmek ve gezmek istediğim bir kentti. Tiran’a girdiğimde beni etkileyen bir gerçekle yazıma başlamak isterim. Tiran, bugüne kadar gördüğüm ve gezdiğim kentler içerisinde, yeşil örtünün ve halka sunulmuş zaman geçirme alanlarının en yoğun olduğu bir kenttir. Tiran, sanki yeşil bir örtünün, renga-renk çiçeklerin güzelliği ile bezenmiş bir kent. Kentetki yeşillik adeta insanı büyülüyor.
Bu güzel kenti, trafik karmaşalığı ve eksoz kokularının atmosfere saldığı gazların boğucu havası adeta gölgede bırakıp boğmaktadır. Birde çöplerden ekmek toplayan insanlar, tıpkı ülkemizin bazı kentlerinde olduğu gibi, çöplerden kağırt, naylon ve pet şişeler toplayarak yaşamını ikema etmeye çalışanlar güzelliklerle tezat teşkil etsede, yinede güzel bir kent Tiran. Burada bir noktanın altını çizmek isterim. Kent’in güzellikleri ile tezat teşkil eden durumun sorumluları tabiî ki çöp toplayan ve çöpten geçinen insanlar değildir. Bu durumun sorumlusu, kapitalizm’in kar dürtüsü ve aç gözlülüğüdür. İnsanlarımızı bu duruma düşüren sermaye birikimine doymayan vahşi kapitalizm ve çevreleridir.
Arnavutluk Tiran gezimde, Bakanlardaki Bektaşi camiasının anakarargahı olan dergähı ziyaret ettim. Dergäh Tiran’ın yamaç bir tepesine sırtını yaslamış, adeta Tiran’ı kuş bakışı izleyen geniş bir alana yerleşmiş mekäna sahiptir. Balkan Bektaşileri tarafından Haziran 2011 de göreve getirilen Baba Mondi, beni ve yanımdaki arkadaşlarımı sıcak, samimi ortamda karşıladı ve ağırladı. 1 Saat kadar sohbet etme fırsatı buldum. Alevilerin ve Bektaşilerin sorunlarına ilişkin sohbet ettik. Arnavutluk’ta Bektaşilerin konumları ve sorunlarına ilişkin gözlemlerini aldım. Baba Mondi dergähta görev alan, Babaları ve konumlarını tek tek anlattı. Dergähın çalışmalarını anlattı. Birer ağız tatlandırıcıdan sonra ‘kırk yıl hatırı’ kalacak kahve ikram edildi. Baba Mondi, Türkiye ve Avrupa’da yaşayan Alevilere, Bektaşilere samimi ve sıcak selamlarını iletti. Daha sonra dergähta bulunan rehber bizleri dergähla ilgili geniş bilgilerle donattı. Dergähta bulunan rehberin verdiği bilgiler ışığında dergähtan ayrıldık.
Baba Mondi, dergähta 20-25 Agustos 2012’de, yapılcak olan, Bektaşi günlerine bizleri davet etti. Bu davete imkänlarım ve zamanım elverdiğinde, katılmak isterim.
Aslında çok şeyler yazmak isterim ama tatil notlarımı burada noktalamakta yarar görmekteyim. Dönem dönem yazılarımı sizlere aktarırıken gezide yaşadıklarımı sizlere aktarmak dileği ile.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle,
Kritikleriniz için: analizoku1@live.de
21.05.2012


  |  Bu haber 5218 defa okunmuştur.

Köşe Yazıları  KATEGORİSİNDEN HABERLER

Barış Pınarı Harekatı

Barış Pınarı Harekatı Barış Pınarı Harekatı

Gazap Üzümleri ve Dinle Küçük Adam

Gazap Üzümleri ve Dinle Küçük Adam Gazap Üzümleri ve Dinle Küçük Adam

Öz eleştiri' mi, yoksa takkiye mi?

Öz eleştiri' mi, yoksa takkiye mi? Öz eleştiri' mi, yoksa takkiye mi?

Basına ve Kamuoyuna!

Basına ve Kamuoyuna! Basına ve Kamuoyuna!

''Dokunabilecekler''

''Dokunabilecekler'' ''Dokunabilecekler''

MHP'de Kurultay Komedisi!

MHP'de Kurultay Komedisi! MHP'de Kurultay Komedisi!

Geleneksel aklın İttifakı mı?

Geleneksel aklın İttifakı mı? Geleneksel aklın İttifakı mı?

1 Mayıs yaklaşırken!

1 Mayıs yaklaşırken! 1 Mayıs yaklaşırken!

Kilis ve düşen füzeler!

Kilis ve düşen füzeler! Kilis ve düşen füzeler!

Fotoğraf Makinesi Kampanyası ( 2008-2012-2015 )

2008 – Ahmet ASLAN: 400 EURO

2008 – Diğer arkadaşlar: 600 EURO

2008 – Toplam: 1000 EURO

Bitti

2012 - Seyit  ÇAĞLAR : 30 Euro  

  2012 - Aliman SEVİM : 40 Euro

  2012 - Ali ASLAN : 10 Euro

  2012 - Hasan AĞKAYA : 20 Euro

  2012 - Ali ALTUNOK :20 Euro

  2012 - Ali İhsan GÜLER : 50 Euro

  2012 - Metin ÖKSÜZ : 30 Euro

  2012 - Naki ÖKSÜZ : 20 Euro

  2012 - Rıfat ÖKSÜZ : 50 Euro

  2012 - Hüseyin ÖKSÜZ : 50 Euro

  2012 -Murat İLHAN

           (Zeynal oğlu):50Euro

  2012 - Fatma İLHAN

           (Hasan Kızı):10 Euro

  2012 -Zeynep KORYÜREK:20 Euro

  2012 - Elif GÜN :10 Euro

  2012 - Piri İlhan

          (Minnet oğlu):30 Euro

  2012 - Hüseyin YILMAZ

         (Güldalı oğlu):30 Euro

  2012 - Turabi TEMİZ : 20 Euro

  2012 - Hikmet GÜLER : 40 Euro

  2012 - Hüseyin İLHAN

           (İbrahin oğlu):20 Euro

  2012 - Hasan ÇEVİKER : 10 Euro

  2012 - Zeynep GÖÇER : 20 Euro

  2012 - Necmettin ÖKSÜZ : 20 Euro

  2012 - Sultan AKKOYUN: 50 Euro

  2012 - Ali Ekber PEKTAŞ : 20 Euro  

  2012 - Yusuf ALTUN  : 20 Euro

  2012 - Mehmet İNCE : 15  Euro

  2012 - Mustafa(Vaylo)

             OLGUN:50 Euro

  2012 - Ahmet OLGUN : 50 Euro

  2012 - Hasan AKŞAHİN :10 Euro

  2012 - Aliseydi UÇAR : 50 Euro

  2012 - Veli ÇAĞLAR  : 10 Euro

  2012 - Fahri ÖKSÜZ  : 20 Euro

  2012 - Kasım YILMAZ : 50 Euro

  2012 - Kadir ÇAĞLAR : 20 Euro

  2012 - Hasan AKŞAHİN

             DEDE:10 Euro

  2012 - Hacı ÖZSEVİM : 20 Euro

  2012 - Duran AYDOĞAN:30 Euro

  2012-Hüseyin Rahmi

          ÖZTÜRK:50 Euro

  2012 - Ahmet ÖZTÜRK (Köln):30 Euro

  2012 - Vahap ÇEVİKER :10 Euro

  2012 - Kenan GÜVERCİN : 10 Euro

  2012 - Sezai ALTUN : 10 uro

  2012 - Bektaş AKŞAHİN : 20 Euro

  2012 - Veli İLNCE : 10 Euro

  2012 - Ziyade ŞENKAYA : 10Euro

  2012 - Hasan KARAGÖZ :10 Euro

  2012 - Hasan AKDOĞAN : 10 Euro

  2012 - Hüseyin AKDOĞAN 10 Euro

  2012 - Turan GÖÇER : 10 Euro

  2012 - Cengiz SEVİM : 20 Euro

  2012 - Bektaş Hacı AKŞAHİN:10 Euro

  2012 - İsmail AĞKOÇ : 20 Euro

  2012 - Aliekber AKKAYA : 20 Euro

  2012 - Erdinç ASLAN : 10 Euro

  2012 - Ali ARKADAŞ :10 Euro

  2012 - Hasan (Fikriye)

             ÖZACAR:20 Euro

  2012 - Ahmet KAYGUSUZ

           (Arguvan’lı):10 Euro

  2012 - Avades ALTUN

            ( Der. Bşk.):50 Euro

  2012 - Havaşin MARKET

             (Arguvan’lı):20 Euro

  2012 - Hasan ÖKSÜZ : 10 Euro

  2012 - Haydar ER

            (Müslüm oğlu):50 Euro

  2012 - Tamam SOFU :10 Euro

  2012 - Musa ÇİFTÇİLER: 10 Euro

  2012 - REISE BIRO

     Firat, Ober-Ramstadt :20 Euro   

  2012 - Vahap ASLAN(Culfalı): 30 Euro

  2012 - EURO SÜPER MARKET

             DARMSTADT:20 Euro

  2012 - Hüseyin ER (Köln) : 50 Euro

  2012 - Vedat ÇALIŞKANOĞLU: 5 Euro

  2012 - Kamber ÇAKMAK : 5 Euro    

  2012 - Hüseyin AYDOĞDU

            (Şahin oğlu): 50 Euro

  2012 - Meliha YÜCEL : 50 Euro

  2012 - İsmail SEVİM

  (Haydar oğlu): 20 Euro

  2012 - Necati-Zekine KILIÇ :20 Euro

  2012 - Erdal ÇALIŞKANOĞLU: 20 Euro

  2012 - Hüseyin ÇALIŞKANOĞLU

           (Süleyman oğlu) : 20 Euro

  2012 - Yılmaz GÜLER: 20 Euro

  2012 - Mehmet AKDOĞAN:20 Euro

  2012 - Bektaş ile Hünkar

             ALTUN: 80 Euro    

  2012 -  TOPLAM : 1915 EURO  

   Bitti

2015 - Eski bozulan makinenin

           sigortasından alınan:75 EURO

2015 – Aliseydi KARGIN : 50 EURO

2015 – Erdoğan BIÇAKCIOĞLU : 50 EURO

2015 – Sefa ALTUN : 50 EURO

2015 – Murat İLHAN

(Sarhoş amcanın torunu):50 EURO

2015 – Abbas PEKTAŞ

(Yusuf oğlu): 50 EURO

2015 – Yusuf ALTUN : 30 EURO

2015 – Merdan ŞENOL : 50 EURO

2015 –  Hasan ALTUNOK

(Hüseyin&Hatice oğlu) : 20 EURO

2015 – Abbas KORYÜREK : 30 EURO

2015 – Hasan KARAKOÇ

 (Donjuan'ın oğlu) : 20 EURO

2015 – Piri SOFU : 10 EURO

2015 – Haydar GÜN : 50 EURO

2015 – Hacı ÖZSEVİM : 25 EURO

2015 – Abbas ÖZSEVİM : 25 EURO

2015 – Ali Ekber AKŞAHİN : 20 EURO

2015 – Veli İNCE : 10 EURO

2015 – Ali Agırdemir (Köln): 50 EURO

2015 – Kasım YILMAZ : 50 EURO

2015 – Hüseyin YILMAZ

(Filip - Fattey bibini torunu):50 EURO

2015 – Hüseyin ÇİFTÇİLER : 50 EURO

2015 – Avades ALTUN : 50 EURO

2015 – Ali İhsan UÇAR : 25 EURO

2015 – Seyit ÇAĞLAR : 20 EURO

2015 – Hüseyin AKKAYA

( Yeter Oğlu) : 20 EURO

2015 – Piri İLHAN : 50 EURO

2015 – Haydar ER : 50 EURO

2015 –  Hüseyin ÇAVUŞ

(Igdırlı):10 EURO

2015 – Naki ÖZSÜZ : 20 EURO

2015 – Mesut  İLHAN : 20 EURO

2015 – Hüseyin ÖKSÜZ

(Naki oğlu) : 20 EURO

2015 – TOPLAM : 1075 EURO

Bitti

2012 - Sayfası…

2015 Sayfası…


Fotoğraf Makine Kampanyası -2021

2021 - Ahmet ASLAN: 500 EURO; 2021-Ali ŞEN “Arguvan”: 500 EURO; 2021 – Zeynal AKDOĞAN: 200 EURO;  2021 – Ali ÖZACAR: 50 EURO; 2021 – Vahap İLHAN: 50 EURO; 2021 – Vedat İLHAN: 50 EURO;  2021 –Robert YANAR: 50 EURO; 2021 – Can YANAR: 50 EURO; 2021 – Özkan ÇAKIR: 50 EURO; 2021 – Ecevit ÇAKIR: 50 EURO; 2021 – Erol YILMAZ: 50 EURO; 2021 – Abbas YÜCEL: 50 EURO; 2021 – Metin İLHAN: 50 EURO; 2021 – Hüseyin ÖZİLHAN: 50 EURO; 2021 – Zeynal ÜSTÜNER “Arguvan”: 100 EURO; 2021 – Eyüphan AKDOĞAN: 50 EURO; 2021 – Hüseyin AKDOĞAN: 50 EURO; 2021 – Hüseyin ŞENOL: 50 EURO; 2021 – Ali Ekber GÜLER: 50 EURO; 2021 – Hüseyin YILMAZ-Ali oğlu-: 50 EURO; 2021 – Oktay TURAN “İğdirli”: 50 EURO; 2021 -  TOPLAM:2150 EURO; 2021 – Latife ile Hüseyin GÜN “İstanbul” 1 ad. Video çekim için aydınlatma LED:1250.TL. ; 2021- Yusuf EROL: 200 TL; 2021 – MAKİNE VE LED AYDINLATMA ALINDI. KITILIMCILARA TEŞEKKÜR EDERİM. www.aliseydi-sevim.com

Bilgisayar Alımı : 650 Euro - 2022

Almanya Ober-Ramstad'dan, isminin açıklanmasını istemeyen Değerli bir arkadaşım: 650 EURO     Seyit ÇAĞLAR arkadaşımın öncülüğü ile. İkisine teşekkür ederim.

DUYURU TAKVİMİ

HARİTA: MALATYA FETHİYE

Aliseydi SEVİM Aliseydi SEVİM
Hele bakın gömleğimiz ne taraftan yırtılmış?
Aliekber Pektaş Aliekber Pektaş
Gül-güle büyük, efsane insan, lider: Fidel Kastro
Seyit Çağlar Seyit Çağlar
DAR AGACINA ASTILAR SEYIT RIZAYI,NEYLEYIM – Seyit ÇAĞLAR

LUZÜMLÜ TELEFONLAR



Kınay Çiçekcilik: 0 422 323 86 76
Kınay Çiçekcilik: 0 542 368 10 03

Karmen Çiçekcilik:0 422 323 10 84
Karmen Çiçekcilik:0 542 210 16 69

Sahan Yemek: 0 422 325 29 30
Sahan Yemek:0 530 227 02 79

Orhan Yemek: 0 422 336 88 22
Orhan Yemek: 0 533 720 20 09

Gülüstan(Sevim) Kuaför: 0 422 322 81 65
(Aliseydi) Karakaş Emlak: 0 422 324 20 60

Yazıhan Belediyesi: 0 422 751 40 54
Kaymakamlık Makamı: 0 422 751 42 12
Yazıhan Maliye: 0 422 751 41 12
Yazıhan Tapu: 0 422 751 42 00
Yazıhan Hastahane: 0 422 751 41 05
Yazıhan Nüfus: 0 422 751 42 30

Ziraat Bankası /Yazıhan:  0 422 751 44 03
Emlak / Nihat GÜLER: 0 422 325 15 34
Mobil: 0 532 794 24 02

Yazıhan Emlak / Kaya Emlak
Süleyman KAYA: 0 537 380 05 04

MASKİ
Malatya Su İdaresi
Arıza: 185
Genel Müd. :377 74 44
444 51 44

Elektrik Arıza
444 91 86

Telefon Arıza ve Bilgi
444 1 444

İnternet Arıza

444 1 375







FACEBOOK

Sık Sorulan Sorular

Sitemizin güncellenmesi devam etmekte.

2011 yılından bu güne kadar olan veriler işlendi; Açılmayan videoların sebebi, o videoların bulunduğu hesabımızı Youtube’nin silmesinden dolayıdır.

2011 yılı öncesine ait olan verilerin işlenmesi zaman alacak. Fakat hemen hemen geçmişe ait olan resimlerin tamamının kopyası var. Yakında onların tamamına nasıl ulaşacağınız açıklanacaktır.

Aradığınız eski haberleri bulmak için: Sayfamızın üst ve alt kısmındaki menüde “Arşiv” linkini tıklayınız. “Anahtar Kelime” karşılığına aradığınız haber başlığından bir iki kelime yazın, “Haber Ara” yı tıklayın.

Aradığınız kelime başlıkları sıralanacaktır. Büyük harfle aradığınızı bulamazsanız, küçük harflerle yazın.

Başka bir yolla “Google” ye yazıp arayın. Google sitemizdeki haberi bulur. Bütün bunlara rağmen aradığınız bulamazsanız,

Sitemizin alt ve üst kısmındaki "İletişim" menüsünü tıklayıp, bana mesaj gönderiniz.

Yazar isimlerinin sıralanması otomatik olarak, en son yazan yazarın en üste gelmesi şeklinde oluşmaktadır

Site Sloganımız: 2005 - 2022

2005 &  2022
www.aliseydi-sevim.com
aliseydisevim@gmail.com 

Otobüs Seferleri

                     OTOBÜS SEFERLERİ

         MALATYA                               FETHİYE

                                                          06,10

          07:15                                       08:30

          09:45                                       11:00

         13:30                                        14:45

         16: 00                                       17:00

         18:30                                        19:45

Tüm videolar

  Prof.Dr. Sinan CANAN
 

Prof.Dr. Sinan CANAN

İzlenme:7330

   
  Mutlu Olmak: Özgür Bolat at TEDxIhlasCollegeED
 

Mutlu Olmak: Özgür B

İzlenme:7384

   
  Prof. Dr. Acar BALTAŞ
 

Prof. Dr. Acar BALTA

İzlenme:6732

   
  DOĞA İÇİN ÇAL 4 - ALYAZMALIM SELVİ BOYLUM - HD
 

DOĞA İÇİN ÇAL 4 - AL

İzlenme:17116

   

Ayın Şiiri


Şerefle bitirilmesi gereken en asil görev hayattır.


Bir lokma ekmek ( ve zevk) için şerefini çiğnetmeye;


bir anlık eğlence için servetini tüketmeye,


bir zamanlık mevki için el ayak öpmeye,


insanları ezip geçmeye,


günlük menfaatler için onurunu terk etmeye,


bir kısım insanlara kızıp


tüm insanlara düşman olmaya değmez bu hayat!



Can Yücel


Mydeign Haber Temaları -http://habersitesikur.tk

Fethiye'nin Dünyaya Açılan Penceresi
Ekstrafikir.com mydesign haber temasıdır.