‘’Gereğini yapacağız’’
Sevgili okuyucular,
‘’Gereğini yapacağız’’ Bu sözler başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a aittir. Sınır komşu ülkemiz, Suriye uzun bir süredir çalkantıların ve bir anlamda iç savaşın yaşandığı bir ülkedir. Suriye’de 30 yıla yakın bir süredir Esad ailesinin ve iktidarı paylaşan Baas çevresinin faşist ve kanlı diktatörlüğünün olduğu bilinmektedir. Orta doğunun en kanlı ve faşist diktatörlüğünün, Suriye’deki faşist Baas rejiminin olduğu kamuoyunca paylaşılmaktadır. Bu gerçeklik sadece ülkemiz halklarının gündeminde değil, uluslar arası halklarında gündemindedir.
Pek bütün bu gerçeklikler bilinirken, kısa bir süre öncesine kadar, ‘’kardeşim Beşar Esad’’ ‘’bizim kaderimiz ortak’’ açıklamalarını yaparak ortak bakanlar kurulu toplantısı organize edenler, bugün neden savaş, ‘naraları’ atıyorlar, anlamakta zorlanıyorum.
Son günlerde uluslar arası güçlerinde dahi, Suriye’de yaşanan ‘krizin’ diplomatik yollardan aşılması görüşleri yaygınlık kazanırken. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Başta başbakan olmak üzere, AKP hükümeti bakanları, yetkilileri neden ortamı geren açıklamalarda bulunuyorlar.
Tabi’i, ülkemizin cefakar halkı, coğrafyamızda acıyı ortak olarak paylaştığımız Suriye halkının yanındadır. Sınır bölgesinde yaşayan Anadolu’nun yerleşik kavimleri, Suriye’de yaşayan halklarla kardeş ve akrabalık bağları olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Anadolu coğrafyasında yaşayan halkımızın, bu konularda duyarsız kalmasını beklemek tabi ki, abesle iştigal anlamını taşımaktadır.
Ama bu Suriye’nin iç işlerine karışmak ve Suriye’de bir savaş ortamının yaratılarak, Suriye’ye saldırmak için bahane yaratmak anlamına gelmez. Suriye’de bir rejim sorunu olduğu realitedir. Suriye’deki rejim sorunun, Suriye halkının, Suriye demokrasi güçlerinin kendi iç sorunlarıdır. Bizlere düşen görev, sadece Suriye halkı ve demokrasi güçleriyle dayanışma içinde olmaktır. Bir başka davranış, dışarıdan müdahale ki, ‘silahlı müdahale’ öne çıkarılmaktadır. Bu politika işgal politikasıdır. Asla kabul edilemez.
Türkiye hakim güçleri, batılı sermaye çevrelerinin desteği ve  kışkırtmalarıyla Suriye’ye bir askeri müdahale için yoğun çaba harcamaktadırlar. Bu davranış, ülkemizi sonu olmayan bir maceraya atılması ve bir bataklığa sürüklenmesi anlamına gelmektedir.
Aynı gerekçelerle işgal edilen, yanı başımızda, yine bir başka sınır komşu ülkemiz olan Irak gerçeği yaşanmaktadır. ABD ve batılı Emperyalist güçler orta doğunun yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını talan etmek için, ‘uydurdukları’ yalanlarla, saldırarak bu ülkelere hangi, ‘demokrasiyi’ getirdiler. ABD ve batılı sermaye çevreleri, sadece talan ettikleri ülkelere, kan, gözyaşı ve kardeşi kardeşe boğazlatmaktan başka bir şey getirmemişlerdir.
Bugünde yapmak istedikleri, binlerce yıldır bir arada yaşayan, iki kardeş halkı bir birine kırdırmak için çaba harcanmaktadır. Sadece, ABD ve batılı sermaye çevrelerinin Suriye’deki çıkarları korunsun arzusu doğrultusunda halklarımızı birbirine, ‘kırdırılmak’ istenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AKP ve Tayyip Erdoğan hükümeti bu konuda, taşeron konumundadır. Bu nedenle kabadayılık yapmaktadırlar. Suriye sınırındaki hareketliliği ve kışkırtmaları gerecekçe gösterilerek, ülkemiz bir savaş ortamına çekilmek istenmektedir.
Böyle bir savaşta, ülkemizin, halklarımızın hiçbir çıkarı olmayacaktır. Bin yıllardır bir arada yaşayan iki kardeş halkın sadece birbirlerini boğazlaması sağlanacaktır.
Ülkemizin mazlum halkı, sağduyulu insanları bu anlamsız ve yeni acıların yaşanacağı bir macera ortamına sürüklenmeye gerekli tepkilerini göstermelidirler.
Savaş’ın yaratacağı tahribatın, halklarımız açısından bir çıkarı olmayacaktır. ABD ve batılı sermaye çevrelerinin çıkarları doğrultusunda, vatan topraklarını ‘korumaya’ gönderdiğimiz çocuklarımızın yaşamdan koparılmasını sağlayacaktır. Sadece mahallemize, köylerimize, mezralarımıza askere gönderdiğimiz çocuklarımızın cenazelerinin gelmesini sağlayacaktır. Acılarımız katlanacak, gözyaşlarımız çoğalacaktır.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, ‘‘gereğini yapacağız’’ söylemi, bu kuşkuları giderek artırmaktadır. Ülkemizin sağduyulu insanları bu gerçekliği görerek gereğini yapmalıdırlar.
Coğrafyamızda yaratılmak istenen gergin ortam ve savaş, halklarımızın çıkarına değildir!
Suriye Türkiye halkının çıkarları ortaktır! Unutmayalım ki, düşmanlarımız da, ortaktır! Düşmanlarımız, ABD ve batlı emperyalist, sömürgeci, işgalci, sermaye çevreleridir.
Ortak çıkarlarımız ise, halklarımızın kardeşliği, ortak coğrafyada yaşamamız ve  yüzlerce yıldır aynı kaderi paylaşmamızdır.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle,
Kritikleriniz için: analizoku1@live.de
10.04.2012