Deniz feneri, rotayı karartıyor!
Sevgili okuyucular,

Deniz feneri, rotayı karartıyor! Deniz feneri, denizcilikte önemli yer tutan biz özelliğe sahiptir. Denizciler genellikle kıyılarda yer alan deniz fenerinin yaydığı parıltılarla, rotlarını bulur ve yollarına devam ederlerdi. Teknoloji bugünkü kadar gelişmemişti. Bu nedenle kıyılarda yer alan deniz fenerlerinin kaptanlara ve gemi tayfasına önemli hizmetler sunduğu bilinmektedir. Bu nedenle kıyıların belli noktalarında deniz fenerleri yer almaktadır.

Tarihte deniz fenerlerinin rotaları kararttığı bilinmemektedir. Deniz feneri denizde seyir edenlerin rotalarını aydınlatır. Ama bizim ülkemizde, rotayı karartıyor.
Örneğin deniz fenerinin uluslar arası arenada önemi ve tarihçesi, ‘’Eski çağların en ünlü fenerlerinden biri Mısır’ın iskenderiye kenti yakınlarındaki Faros Ada-sı’ndaydı. Gece yol alan gemilere limanın yerini belirtmek amacıyla yapılmış olan bu dev fener Dünyanın yedi harikasından birisi sayılır. I.ö. 280 yılında yapıldığı sanılan iskenderiye feneri 120 metre yükseklikteydi. Fenerin tepesinde geceleri reçieneli
tahtalar tutuşturularak ateş yakılır, bu ateşin oluşturduğu ışık, metal aynalarla uzağa yansıtılırdı.
Işığın niteliğine gelince, fenerin kolayca tanınmasını sağlamak için ışığa, örneğin kırmızı ya da yeşil gibi özel bir renk verebileceği gibi, zaman zaman sönüp yanmasını sağlar. Bir deniz fenerinin yapısı: Bir deniz feneri genellikle kule biçiminde yüksek bir gövdeden oluşur.

Gövdenin üstünde bir ışık kaynağı yer alır. Işık kaynağı güçlü bir lambadır. Lambanın çevresi bakım hizmetlerinin yerine getirilebilmesini sağlamak amacıyla boştur. Kule bekçileri lambayı sürekli olarak temizlerler ve fenerin düzenli bir biçimde sönüp yanmasını sağlayan düzeneğin denetimini yaparlar. Her deniz fenerinde fener, bekçinin oturmasına ayrılmış bir bölüm vardır. Ayrıca bir de yakıt deposu bulunur.‘‘

Görüldüğü gibi deniz fenerinin önemi deniz yollarını kullananlar için rota bulmalarında aydınlatıcı özelliğe sahiptir.
Bizim ülkemiz ve Almanya’da kamuoyunun gündemini uzun süredir meşgul eden bir ‘deniz feneri’ davası vardır. Bu, ‘deniz feneri’ derneği ‘kılavuz’ olduğu insanların rotalarını yollarını aydınlatmak yerine, bu insanların alın terini, emeklerini çarpmanın ve gasp etmenin hesapları peşindedir. Almanya’da ve Avrupa’nın birçok ülkesinde emekleri ve alın teri ile yaşama tutunmak zorunda kalan, on binlerce insanı dolandırıp çarpmışlardır. Bu davranışlarıyla Almanya mahkemeleri tarafından sabit olan suçları dolayısı ile ‘deniz feneri’ yöneticileri çeşitli cezalara çarptırılmışlardır.

Alman mahkemeleri, ‘deniz feneri’ derneğindeki yapılanmanın ve vurgunun organize suç örgütsel ilişkisi olarak betimlenmesini karar altına almıştır. Bu organize suçun aynı zamanda Türkiye ayağının da olduğunu mahkeme kararlarıyla belirlemiştir.
Alman mahkemeleri, organize suçun başını çekenlerin, Türkiye ayağın da, eski RTÜK başkanı Zahit Akman, Kanal 7 TV sahiplerinden ve yönetim kurulu başkanı Zekeriya Kahraman’ın başını çektiği 20’i aşkın insanın olduğunu karar altına almıştır.

Bu nedenle Türkiye’deki mahkemelere ve yargı kurumlarına bu konunun açığa çıkarılması ve suçlulara gerekli cezaların verilmesi telkininde bulunulmuştur.

Türkiye’de geç olsa savcılar harekete geçerek, ismi geçen şahıslarla birlikte, bu organize suçunda ortaklık yapanlar hakkında yasal girişimde bulunulmuştur. Bir süre sonra davayı yürütmekte olan savcılar görevlerinden uzaklaştırıp, dava başka savcılara havale edilmiştir. Zaten bu Saat’ten sonra davanın seyrinin değişeceği ve sağlıksız yürüyeceği fikri, kamuoyunda kabul görmeye başlamıştır.

Ve sonuç? ‘’ALMANYA’daki Deniz Feneri e.V. Derneği’nin Türkiye bağlantılarının araştırıldığı, 2008 yılından bu yana süren soruşturma tamamlandı. Savcılık, Almanya’daki dernek aracılığıyla Türkiye’de 41 milyon Euro’luk yolsuzluk yaptıkları iddia edilen eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ile Kanal 7Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın da aralarında bulunduğu 20 şüpheli hakkında, 526 sayfalık iddianame hazırladı.
Şüpheliler hakkında “özel belgede sahtecilik, kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak ve güveni kötüye kullanmak” suçlarından, 3 yıl 9 aydan 14 yıl 6 aya kadar değişen oranlarda hapis cezaları istendi. İddianamede, 20 şüpheli hakkında, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve örgüte üye olmak” suçlarından takipsizlik kararı verildi‘‘. (miliyetin haberi)

Türkiye yargı kurumları yine deniz fenerini kararttılar. Alman mahkemelerinin, organiye suç olarak ifade ettiği ve cezalandırdığı, ‘deniz feneri‘ derneği davasını, ülkemizin yetkili makamları davayı karartmak ve suçluları aklamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bizim ülkemizde, demokratik üniversite istemek, eşit işe eşit ücret talep etmek, tutuklu arkadaşlarıyla dayanışma içinde olmak, saçlarını dayanışma olarak kesmek, puşu takmak, çocukta olsa polise taş atmak, gazetecilik mesleğini icra etmek. vb. Organize suçtur arkadaş!

Halkı dolandırmak, yurtdışında ekmek parasını kazanmak için yaşamak zorunda kalanları dolandırmak, onların alın terini göz nurunu çalmak, gasp etmek, organize suç sayılmaz arkadaş! Bunu böyle bilin!
Alman mahkemeleri, organize suç olarak görebilirler ama, bizde ‘asla‘ arkadaş!
Ne diyelim? Burası Türkiye arkadaş!

Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle,
Kritikleriniz için: analizoku1@live.de
11.04.2012