Anasayfa » Köşe Yazıları
Yıl başı… Yeni Yıl!
Yıl başı… Yeni Yıl! Hangi sonun başı? Hangi yeni bitiş, yeni sonun “yenisi?!.” Tüketim toplumu açışından yeni bir tüketim demektir, ‘yılbaşı’. Yeni bir elbise, araç, yiyecek ve içecek: yeni bir eş, sevgili yahutta felekten çalınan bir yeni, son gün yada gece!.. Her yeni bildiğimizi tüketirken, pekte bilmediğimiz tekrarını asla yaşayamayacağımız getiremeyeceğimiz hayatımızı, ömrümüzü de tükettiğimizi gözümüzden kaçırıyoruz.
Tüketime konu her şey düşlerimizi, düşüncelerimizi süsler ve hayatımızı tüketirken; faniliğimiz, sevgi, saygı, nezaket, hakkaniyet adalet vb. değer ve duygularımızı ise gözümüzden gönlümüzden ötelere transfer etmişiz… Her şeye vaktimiz var ama sıcak bir dokunuşa, sevgiye ayıracak vaktimiz yok. Sevgi zihnimizde otomotikman yalın bir cinselliğe, hazza tercüme edilir olmuş.
Makam – mevki, para pul, bedensel ihtiyaç ve hazlardan mürekkep, gerçek ihtiyaçlarımızdan uzaklaşan bir koşturmaca sürecinde savrulup giden bir şey olmuş; fakat tevazu, alçak gönüllülük, kendini bilme ve bir fani iken halkla halk, hakla hak olup geçmişi ve geleceği ana sığdırabilen bir kemâletten ise ışık hızıyla uzaklaşır olmuşuz.
Çok paramız olsun… Çok arabamız olsun… Çok evimiz ve eşyalarımız, yiyecek ve içeceklerimiz olsun. Çok şeye sahip olalım. Çok yiyelim, içelim ve “felekten çok gece çalalım…” Ondan sonra?.. Ondan sonra ne olacak?!. Sonumuz leş… Toprak…
Hiç birini götüremeyeceğiz ve bizimle birlikte yok olacak. Ben yokken dünya malı benim olsa, benim açımdan ne ne önemi olabilir ki? Fethiyenin toprak evlerinin kerpici ve sıva toprağı şu Bayram Tepesi kazılarak yapılmıştır. Asırlardır bu böyle fakat, hala bir köşesi eksilmedi. Bayram Tepesi(tümülüs) kadar yiyeceğimiz içeceğimiz olsa ne kadarını yiyebilir, içebilir ve eksiltebiliriz ki? Servetimiz bayram tepesi olacak kadar büyüyor; fakat varlaştıkca yok oluyoruz.
Her şeyimiz oluyor; fakat kendimize ve sevdiklerimize vaktimiz olmuyor. Hızla giden bir şehir hattında çalışan otobüsün içindeyiz, sanki. Hareket ediyor, yer değiştiriyoruz hızla; fakat kendimize, ailemize, çiçeğe böceğe ulaşamıyoruz bir türlü. Bir gün geriye dönüp baktığımızda “heleki yapmışızları” küllüyen “keşkelerle” takas etmiş olduğumuzu gafletle görüyor; dönüp dolaşıp aynı yede buluyoruz kendimizi.
Değerli yazar Can Dündar’ın deyisi ile:”Yaşamak değil. Beni bu telaş öldürecek” dediği gibi şairin; o telaşla, bırakın Paris yolunda ılık rüzgârlara taratmayı saçlarımızı, sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz…
Gözümüz saatte söyleştik hep, koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık. Hep yetişilecek bir yerler vardı, aranacak adamlar, yapılacak işler… Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin terine bulaştı; başkalarının hayatı, bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine, kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu veya yavuklu busesi ile uyanma düşlerini hababam erteledik. 20′li yaşlardayken 30′lara kurduk saatin alarmını, 30′larımızda 40′lara, belki sonra 50′lere…
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size, artık uyku girmez oluyor gözlerinize…
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda, söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor yanınızda… Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz; vakti gelip sandıktan çıkardığınızda bir de bakıyorsunuz ki, tedavülden kalkmış…
(…) Yaşam… O hepimize borçlu olan hergele, öder inşallah bir gün hesabını… Yaşarız ertelediklerimizi, “gençliğimizin son günü” çalınmadan elimizden…”
* * *
Ülke gündemini hayli meşgul etmiş bir dizi: “Muhteşem Yüzyıl.” Bakın koca padişahların, sultanların yeyip içtikleri ve kullandığı eşyalara… Birde bu gün Avrupa’daki orta gelir gurubunun tükettiklerine. Bu günün orta gelir grubundaki insanların mutfağı, oturma odası yatak odası takımları, giyim ve kuşamları koca sultanları kıskandıracak zenginlik ve parıltıda…
Rahmetli bacım için bir yazı yazam demiştim. Bu gün nasip oldu. Çocuklarken çocuklarımı sevemedim. Yani ne boynumda, ne kucağımda gezdirdim ne de eskilerin mayısı yapıştırmak için duvara çalarken çıkardığı sesler gibi “şapır şupur” onları öptüm. Şimdi kocaman adam oldular… Bu günkü sevgim başka; çocukluk dönemindeki başkaydı. Tabii onlar yine de çocuk ve hep çocuğumuz olacak gözlerimizde. Fakat, tekrar sevebilmek için onları çocuklaştıramaz, hayatı geri sardıramayız.
Rahmetli bacım; bir öğlen dut ağaçlarının altında… Sandalyesine yığılır gibi oturmuş, başını taşıyamayan boynu çökmüş olan sol omzuna yaslanmış. Ben öğlen arası eve gelirken, bir ananın çocuğuna şefkatle bakışı gibi bana bakıyor. Sanki gözleriyle beni seviyor, bakışlarıyla kucaklıyor, sarmalıyor ve bağrına basıyordu. Başıyla beğendiğini yansıtan bir işaret yaparken küçülmüş gözleri parıl parıldı…
Bir ananın şefkatiyle mırıldanışını duydum: “yakışmış, maşallah…” dedi, yeni giydiğim bir gömlek için. Sanki içimi hiçbir volkanın ısıtamayacağı sıcaklıkla ısıtarak…
Onun takati yoktu kalkıp “bağrına basmaya” beni. Keşke ben o an bacımı kucaklayıp “bağrıma bassaydım.” Bu gün hayıflanmadan “keşke” demeden, hele ki “yapmışım” diyebilseydim. Fakat, film bitti; geri sardırıp yeniden o anları yaşamanın mümkün olmayacağını o günlerde görmedik. Bilemedik “Kırlangıçların Ömrünün Altı Ay” olduğunu.
Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, bütün cesaretini toplamış, röfleli tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra, küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş. Tık….. Tık……Tık.. ..
Adam cama bakmış.Ama içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş.. Meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç!
Heyecanlı kırlangıç, telaşını bastırmaya çalışarak, derin bir nefes almış şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış. Hey adam!Ben seni seviyorum. Nedenini niçinini sorma. Uzun zamandır seni izliyorum.Bugün cesaret buldum konuşmaya.Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al.Birlikte yaşayalım.
Adam birden parlamış: Yok daha neler? Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz, alamam,demiş. Gerekçesi de pek sersemceymiş:
Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana aşık olur mu?
Kırlangıç mahçup olmuş.Başını önüne eğmiş.Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş,gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş: Adam, adam!Hadi aç artık şu pencereni.Al beni içeri! Ben sana dost olurum.Hiç canını sıkmam!
Adam kararlı, adam ısrarlı: Yok ,yok ben seni içeri alamam demiş.Biraz da kaba mıymış, neymiş lafı kısa kesmiş.İşim gücüm var, git başımdan. Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş: Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi al beni içeri.Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım.Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım.Pişman olmazsın, seni eğlendiririm..
Birlikte yemek yeriz, bak hem de sen de yalnızsın’ yalnızlığını paylaşırım, demiş. “Bazıları gerçekleri duymayı sevmezmiş!” Adam bu yalnızlık meselesine içerlemiş.Pek bir sinirlenmiş: Ben yalnızlığımdan memnunum,demiş . Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş.Düpedüz kovmuş.
Kırlangıç , son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca,başını önüne eğmiş, çekip gitmiş. Yine aradan zaman geçmiş.Adam, önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş:Hay benim akılsız başım; demiş.Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma , keyifli vakit geçirirdik birlikte.
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş: Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir.Ben de onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim.
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama…… Onunki hiç görünmemiş. Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş! Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış.Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.Olanları anlatmış. Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş ki: ‘Kırlangıçların ömrü 6 aydır…’
Can Yücel’in deyişi ile: “Hayatta bazı fırsatlar vardır sadece bir kez elinize geçer ve değerlendirmezseniz uçup gider.!” Hayatta bazı insanlar vardır, sadece bir kez karşınıza çıkar;değerini bilmezseniz kaçıp giderler ve asla geri dönmezler.
Bahar baharın, kış kışın yaşanır… Bu doğal kural değiştirilemez… Yiyebileceğimiz en iyi yiyeceği üç gün sonra da yiyebilir, en beğendiğimiz içeceği üç gün sonrada içebilir, en beğendiğimiz yerleri üç gün sonrada görebilir, felekten çalabileceğimizi sandığımız “en güzel geceyi yada gündüzü” üç gün sonrada çalabiliriz… Fakat, vaktinde sevemezsek çocuğumuzu büyür, büyüklerimizi sevemesek yaşlanır ve ölür!.. Vaktinde sevemezsek, büyüğü çocuklaştıramaz, yaşlıyı gençleştiremez, öleni ise diriltip yapamadıklarımızı telafi edip, sevemeyiz…
Sonunda bir de bakarız ki… Tekrarı olmayan bu oyunda biz felekten çalacakken, felek bizden hayatımızı, ömrümüz çalmış 1- 0 önde… Bütün eneklerimiz tükenmiş, tepeden tırnağa keşkelerden mürekkep kesilmişiz…
Her gün, her gece özeldir aslında bilene… Yok ille de bazı günleri özel kılacaksak, bu özel günü sevdiklerimize dokunarak özelleştirelim. Eşinize, çocuklarınıza, ailenin diğer üyeleri ne özellikle de yaşı bizden büyük, bizden önce bu dünyadan göçecek olan ana, babanız ve diğer yakınlarınıza dokunun, bağrınıza basın ve şapur şupur öpün.
Olabilirseniz, yarasına merhem, yanağına tebessüm, dudağına gülücük, göğsünde gurur olun… Olamazsanız da elinizden geleni yapmış olun!
Çünkü “Kırlağıçların Ömrü Altı Aydır” ve 31 Aralık 2012 tarihi ise diğer bütün günler gibi tekrarı yaşanması imkânsız özel bir gündür. Bu günü değerlendiremesek keşkeleri sarar sigara kağıdına, uhdeler çakar, yakarız yüreğimizi bir volkan gibi kıyısından ve duman duman savruluruz döne döne maziye ve hüzünler, ahlar vahlar, hayıflanmalar ve pişmanlıklar bırakırız katar katar geriye…
Filmleri sardırırız geriye; fakat hayatı asla!…
a.s. Fethiye – 30 Aralık 2012
Bu yazımı rahmetli Bacım’ın sahsında bütün analara ve vefatından üç gün önce: “Bana bir şey olursa anama söylemeyin… Dayanamaz!” diyen Aliseydi abi(Özdemir)in sahsında bütün babalara ithaf ediyorum…
Not: Bu vesileyle her yıl basında binlerce km. aşıp, bu günü “anası ve ailenin diğer üyeleri” ile geçirmek için buraya gelen Yusuf (Altun) arkadaşımızı takdirle anımsarım.
Behçet Necatigil’in: Yaşamı Ertelemek adlı şirini okuma için tıklayınız…
| Bu haber 5234 defa okunmuştur.
2008 – Ahmet ASLAN: 400 EURO2008 – Diğer arkadaşlar: 600 EURO2008 – Toplam: 1000 EUROBitti2012 - Seyit ÇAĞLAR : 30 Euro 2012 - Aliman SEVİM : 40 Euro 2012 - Ali ASLAN : 10 Euro 2012 - Hasan AĞKAYA : 20 Euro 2012 - Ali ALTUNOK :20 Euro 2012 - Ali İhsan GÜLER : 50 Euro 2012 - Metin ÖKSÜZ : 30 Euro 2012 - Naki ÖKSÜZ : 20 Euro 2012 - Rıfat ÖKSÜZ : 50 Euro 2012 - Hüseyin ÖKSÜZ : 50 Euro 2012 -Murat İLHAN (Zeynal oğlu):50Euro 2012 - Fatma İLHAN (Hasan Kızı):10 Euro 2012 -Zeynep KORYÜREK:20 Euro 2012 - Elif GÜN :10 Euro 2012 - Piri İlhan (Minnet oğlu):30 Euro 2012 - Hüseyin YILMAZ (Güldalı oğlu):30 Euro 2012 - Turabi TEMİZ : 20 Euro 2012 - Hikmet GÜLER : 40 Euro 2012 - Hüseyin İLHAN (İbrahin oğlu):20 Euro 2012 - Hasan ÇEVİKER : 10 Euro 2012 - Zeynep GÖÇER : 20 Euro 2012 - Necmettin ÖKSÜZ : 20 Euro 2012 - Sultan AKKOYUN: 50 Euro 2012 - Ali Ekber PEKTAŞ : 20 Euro 2012 - Yusuf ALTUN : 20 Euro 2012 - Mehmet İNCE : 15 Euro 2012 - Mustafa(Vaylo) OLGUN:50 Euro 2012 - Ahmet OLGUN : 50 Euro 2012 - Hasan AKŞAHİN :10 Euro 2012 - Aliseydi UÇAR : 50 Euro 2012 - Veli ÇAĞLAR : 10 Euro 2012 - Fahri ÖKSÜZ : 20 Euro 2012 - Kasım YILMAZ : 50 Euro 2012 - Kadir ÇAĞLAR : 20 Euro 2012 - Hasan AKŞAHİN DEDE:10 Euro 2012 - Hacı ÖZSEVİM : 20 Euro 2012 - Duran AYDOĞAN:30 Euro 2012-Hüseyin Rahmi ÖZTÜRK:50 Euro 2012 - Ahmet ÖZTÜRK (Köln):30 Euro 2012 - Vahap ÇEVİKER :10 Euro 2012 - Kenan GÜVERCİN : 10 Euro 2012 - Sezai ALTUN : 10 uro 2012 - Bektaş AKŞAHİN : 20 Euro 2012 - Veli İLNCE : 10 Euro 2012 - Ziyade ŞENKAYA : 10Euro 2012 - Hasan KARAGÖZ :10 Euro 2012 - Hasan AKDOĞAN : 10 Euro 2012 - Hüseyin AKDOĞAN 10 Euro 2012 - Turan GÖÇER : 10 Euro 2012 - Cengiz SEVİM : 20 Euro 2012 - Bektaş Hacı AKŞAHİN:10 Euro 2012 - İsmail AĞKOÇ : 20 Euro 2012 - Aliekber AKKAYA : 20 Euro 2012 - Erdinç ASLAN : 10 Euro 2012 - Ali ARKADAŞ :10 Euro 2012 - Hasan (Fikriye) ÖZACAR:20 Euro 2012 - Ahmet KAYGUSUZ (Arguvan’lı):10 Euro 2012 - Avades ALTUN ( Der. Bşk.):50 Euro 2012 - Havaşin MARKET (Arguvan’lı):20 Euro 2012 - Hasan ÖKSÜZ : 10 Euro 2012 - Haydar ER (Müslüm oğlu):50 Euro 2012 - Tamam SOFU :10 Euro 2012 - Musa ÇİFTÇİLER: 10 Euro 2012 - REISE BIRO Firat, Ober-Ramstadt :20 Euro 2012 - Vahap ASLAN(Culfalı): 30 Euro 2012 - EURO SÜPER MARKET DARMSTADT:20 Euro 2012 - Hüseyin ER (Köln) : 50 Euro 2012 - Vedat ÇALIŞKANOĞLU: 5 Euro 2012 - Kamber ÇAKMAK : 5 Euro 2012 - Hüseyin AYDOĞDU (Şahin oğlu): 50 Euro 2012 - Meliha YÜCEL : 50 Euro 2012 - İsmail SEVİM (Haydar oğlu): 20 Euro 2012 - Necati-Zekine KILIÇ :20 Euro 2012 - Erdal ÇALIŞKANOĞLU: 20 Euro 2012 - Hüseyin ÇALIŞKANOĞLU (Süleyman oğlu) : 20 Euro 2012 - Yılmaz GÜLER: 20 Euro 2012 - Mehmet AKDOĞAN:20 Euro 2012 - Bektaş ile Hünkar ALTUN: 80 Euro 2012 - TOPLAM : 1915 EURO Bitti2015 - Eski bozulan makinenin sigortasından alınan:75 EURO2015 – Aliseydi KARGIN : 50 EURO2015 – Erdoğan BIÇAKCIOĞLU : 50 EURO2015 – Sefa ALTUN : 50 EURO2015 – Murat İLHAN (Sarhoş amcanın torunu):50 EURO2015 – Abbas PEKTAŞ (Yusuf oğlu): 50 EURO2015 – Yusuf ALTUN : 30 EURO2015 – Merdan ŞENOL : 50 EURO2015 – Hasan ALTUNOK (Hüseyin&Hatice oğlu) : 20 EURO2015 – Abbas KORYÜREK : 30 EURO2015 – Hasan KARAKOÇ (Donjuan'ın oğlu) : 20 EURO2015 – Piri SOFU : 10 EURO2015 – Haydar GÜN : 50 EURO2015 – Hacı ÖZSEVİM : 25 EURO2015 – Abbas ÖZSEVİM : 25 EURO2015 – Ali Ekber AKŞAHİN : 20 EURO2015 – Veli İNCE : 10 EURO2015 – Ali Agırdemir (Köln): 50 EURO2015 – Kasım YILMAZ : 50 EURO2015 – Hüseyin YILMAZ (Filip - Fattey bibini torunu):50 EURO2015 – Hüseyin ÇİFTÇİLER : 50 EURO2015 – Avades ALTUN : 50 EURO2015 – Ali İhsan UÇAR : 25 EURO2015 – Seyit ÇAĞLAR : 20 EURO2015 – Hüseyin AKKAYA ( Yeter Oğlu) : 20 EURO2015 – Piri İLHAN : 50 EURO2015 – Haydar ER : 50 EURO2015 – Hüseyin ÇAVUŞ(Igdırlı):10 EURO2015 – Naki ÖZSÜZ : 20 EURO2015 – Mesut İLHAN : 20 EURO2015 – Hüseyin ÖKSÜZ(Naki oğlu) : 20 EURO2015 – TOPLAM : 1075 EUROBitti 2012 - Sayfası…2015 Sayfası…
2008 – Ahmet ASLAN: 400 EURO
2008 – Diğer arkadaşlar: 600 EURO
2008 – Toplam: 1000 EURO
Bitti
2012 - Seyit ÇAĞLAR : 30 Euro
2012 - Aliman SEVİM : 40 Euro
2012 - Ali ASLAN : 10 Euro
2012 - Hasan AĞKAYA : 20 Euro
2012 - Ali ALTUNOK :20 Euro
2012 - Ali İhsan GÜLER : 50 Euro
2012 - Metin ÖKSÜZ : 30 Euro
2012 - Naki ÖKSÜZ : 20 Euro
2012 - Rıfat ÖKSÜZ : 50 Euro
2012 - Hüseyin ÖKSÜZ : 50 Euro
2012 -Murat İLHAN
(Zeynal oğlu):50Euro
2012 - Fatma İLHAN
(Hasan Kızı):10 Euro
2012 -Zeynep KORYÜREK:20 Euro
2012 - Elif GÜN :10 Euro
2012 - Piri İlhan
(Minnet oğlu):30 Euro
2012 - Hüseyin YILMAZ
(Güldalı oğlu):30 Euro
2012 - Turabi TEMİZ : 20 Euro
2012 - Hikmet GÜLER : 40 Euro
2012 - Hüseyin İLHAN
(İbrahin oğlu):20 Euro
2012 - Hasan ÇEVİKER : 10 Euro
2012 - Zeynep GÖÇER : 20 Euro
2012 - Necmettin ÖKSÜZ : 20 Euro
2012 - Sultan AKKOYUN: 50 Euro
2012 - Ali Ekber PEKTAŞ : 20 Euro
2012 - Yusuf ALTUN : 20 Euro
2012 - Mehmet İNCE : 15 Euro
2012 - Mustafa(Vaylo)
OLGUN:50 Euro
2012 - Ahmet OLGUN : 50 Euro
2012 - Hasan AKŞAHİN :10 Euro
2012 - Aliseydi UÇAR : 50 Euro
2012 - Veli ÇAĞLAR : 10 Euro
2012 - Fahri ÖKSÜZ : 20 Euro
2012 - Kasım YILMAZ : 50 Euro
2012 - Kadir ÇAĞLAR : 20 Euro
2012 - Hasan AKŞAHİN
DEDE:10 Euro
2012 - Hacı ÖZSEVİM : 20 Euro
2012 - Duran AYDOĞAN:30 Euro
2012-Hüseyin Rahmi
ÖZTÜRK:50 Euro
2012 - Ahmet ÖZTÜRK (Köln):30 Euro
2012 - Vahap ÇEVİKER :10 Euro
2012 - Kenan GÜVERCİN : 10 Euro
2012 - Sezai ALTUN : 10 uro
2012 - Bektaş AKŞAHİN : 20 Euro
2012 - Veli İLNCE : 10 Euro
2012 - Ziyade ŞENKAYA : 10Euro
2012 - Hasan KARAGÖZ :10 Euro
2012 - Hasan AKDOĞAN : 10 Euro
2012 - Hüseyin AKDOĞAN 10 Euro
2012 - Turan GÖÇER : 10 Euro
2012 - Cengiz SEVİM : 20 Euro
2012 - Bektaş Hacı AKŞAHİN:10 Euro
2012 - İsmail AĞKOÇ : 20 Euro
2012 - Aliekber AKKAYA : 20 Euro
2012 - Erdinç ASLAN : 10 Euro
2012 - Ali ARKADAŞ :10 Euro
2012 - Hasan (Fikriye)
ÖZACAR:20 Euro
2012 - Ahmet KAYGUSUZ
(Arguvan’lı):10 Euro
2012 - Avades ALTUN
( Der. Bşk.):50 Euro
2012 - Havaşin MARKET
(Arguvan’lı):20 Euro
2012 - Hasan ÖKSÜZ : 10 Euro
2012 - Haydar ER
(Müslüm oğlu):50 Euro
2012 - Tamam SOFU :10 Euro
2012 - Musa ÇİFTÇİLER: 10 Euro
2012 - REISE BIRO
Firat, Ober-Ramstadt :20 Euro
2012 - Vahap ASLAN(Culfalı): 30 Euro
2012 - EURO SÜPER MARKET
DARMSTADT:20 Euro
2012 - Hüseyin ER (Köln) : 50 Euro
2012 - Vedat ÇALIŞKANOĞLU: 5 Euro
2012 - Kamber ÇAKMAK : 5 Euro
2012 - Hüseyin AYDOĞDU
(Şahin oğlu): 50 Euro
2012 - Meliha YÜCEL : 50 Euro
2012 - İsmail SEVİM
(Haydar oğlu): 20 Euro
2012 - Necati-Zekine KILIÇ :20 Euro
2012 - Erdal ÇALIŞKANOĞLU: 20 Euro
2012 - Hüseyin ÇALIŞKANOĞLU
(Süleyman oğlu) : 20 Euro
2012 - Yılmaz GÜLER: 20 Euro
2012 - Mehmet AKDOĞAN:20 Euro
2012 - Bektaş ile Hünkar
ALTUN: 80 Euro
2012 - TOPLAM : 1915 EURO
2015 - Eski bozulan makinenin
sigortasından alınan:75 EURO
2015 – Aliseydi KARGIN : 50 EURO
2015 – Erdoğan BIÇAKCIOĞLU : 50 EURO
2015 – Sefa ALTUN : 50 EURO
2015 – Murat İLHAN
(Sarhoş amcanın torunu):50 EURO
2015 – Abbas PEKTAŞ
(Yusuf oğlu): 50 EURO
2015 – Yusuf ALTUN : 30 EURO
2015 – Merdan ŞENOL : 50 EURO
2015 – Hasan ALTUNOK
(Hüseyin&Hatice oğlu) : 20 EURO
2015 – Abbas KORYÜREK : 30 EURO
2015 – Hasan KARAKOÇ
(Donjuan'ın oğlu) : 20 EURO
2015 – Piri SOFU : 10 EURO
2015 – Haydar GÜN : 50 EURO
2015 – Hacı ÖZSEVİM : 25 EURO
2015 – Abbas ÖZSEVİM : 25 EURO
2015 – Ali Ekber AKŞAHİN : 20 EURO
2015 – Veli İNCE : 10 EURO
2015 – Ali Agırdemir (Köln): 50 EURO
2015 – Kasım YILMAZ : 50 EURO
2015 – Hüseyin YILMAZ
(Filip - Fattey bibini torunu):50 EURO
2015 – Hüseyin ÇİFTÇİLER : 50 EURO
2015 – Avades ALTUN : 50 EURO
2015 – Ali İhsan UÇAR : 25 EURO
2015 – Seyit ÇAĞLAR : 20 EURO
2015 – Hüseyin AKKAYA
( Yeter Oğlu) : 20 EURO
2015 – Piri İLHAN : 50 EURO
2015 – Haydar ER : 50 EURO
2015 – Hüseyin ÇAVUŞ
(Igdırlı):10 EURO
2015 – Naki ÖZSÜZ : 20 EURO
2015 – Mesut İLHAN : 20 EURO
2015 – Hüseyin ÖKSÜZ
(Naki oğlu) : 20 EURO
2015 – TOPLAM : 1075 EURO
2012 - Sayfası…
2015 Sayfası…
Mer. Zekine YILMAZ'ın Defin Süreci ve Yemeği - Malatya Fethiye
Mer. Zekine YILMAZ'ın Defin Süreci ve Yemeği -...
Başsağlığı: Celal ÇİFTÇİLER'i Kaybettik - Adana
Başsağlığı: Celal ÇİFTÇİLER'i Kaybettik - Adan...
Başsağlığı: Zekine YILMAZ'ı Kaybettik
Mer. Satı YILDIZ'ın Kırkı - Malatya Fethiye
Sitemizin güncellenmesi devam etmekte.
2011 yılından bu güne kadar olan veriler işlendi; Açılmayan videoların sebebi, o videoların bulunduğu hesabımızı Youtube’nin silmesinden dolayıdır.
2011 yılı öncesine ait olan verilerin işlenmesi zaman alacak. Fakat hemen hemen geçmişe ait olan resimlerin tamamının kopyası var. Yakında onların tamamına nasıl ulaşacağınız açıklanacaktır.
Aradığınız eski haberleri bulmak için: Sayfamızın üst ve alt kısmındaki menüde “Arşiv” linkini tıklayınız. “Anahtar Kelime” karşılığına aradığınız haber başlığından bir iki kelime yazın, “Haber Ara” yı tıklayın.
Aradığınız kelime başlıkları sıralanacaktır. Büyük harfle aradığınızı bulamazsanız, küçük harflerle yazın.
Başka bir yolla “Google” ye yazıp arayın. Google sitemizdeki haberi bulur. Bütün bunlara rağmen aradığınız bulamazsanız,
Sitemizin alt ve üst kısmındaki "İletişim" menüsünü tıklayıp, bana mesaj gönderiniz.
Yazar isimlerinin sıralanması otomatik olarak, en son yazan yazarın en üste gelmesi şeklinde oluşmaktadır
2005 & 2024www.aliseydi-sevim.comaliseydisevim@gmail.com
OTOBÜS SEFERLERİ
MALATYA FETHİYE
06,10
07:15 08:30
09:45 11:00
13:30 14:45
16: 00 17:00
18:30 19:45
Tüm videolar
Prof.Dr. Sinan CANAN
İzlenme:8152
Mutlu Olmak: Özgür B
İzlenme:8256
Prof. Dr. Acar BALTA
İzlenme:7554
DOĞA İÇİN ÇAL 4 - AL
İzlenme:17958
Şerefle bitirilmesi gereken en asil görev hayattır.
Bir lokma ekmek ( ve zevk) için şerefini çiğnetmeye;
bir anlık eğlence için servetini tüketmeye,
bir zamanlık mevki için el ayak öpmeye,
insanları ezip geçmeye,
günlük menfaatler için onurunu terk etmeye,
bir kısım insanlara kızıp
tüm insanlara düşman olmaya değmez bu hayat!
Can Yücel
Fethiye'nin Dünyaya Açılan Penceresi Ekstrafikir.com mydesign haber temasıdır.