Fethiye Malatya'dan Çeşitli Haberler 19 Haziran 2020

Fethiye'de Corona virüs salgını görülmedi ve yayılmadı ise Ahmet ve bu hizmeti yapan arkadaşlarımızın büyük katkıları sahasında  bu gerçekleşti.Dönem dönem bazı meslekleri ve onun mensuplarını motive etmek için yüceltiriz... Bu sosyal psikolojinin argümanlarından biridir. Fakat abarttığımız da ise aynı salgına ve memleket hizmet eden diğer meslek ve erbabına karşı bir saygısızlığa dönüşmekte...

İki üç hafta belediyelerin temizlik hizmetini yürüten işçileri bu hizmeti yerine getirmesinler, o zaman görelim, sağlık görevlilerinin başarısını! Ekmekçiler ekmek yapmasın, market personeli çalışmasın, elektrik su, akaryakıt işleri ihmal edilsin bakalım, hayat ne hale geliyor?

Her mesleğe ve erbabı ile personeline saygı duymak ve onların hizmetlerini teşekkür, takdir ve minnet anmak her birimizin insanı sorumluluğudur.

Yüz karası değil, kömür karası

Bu konuyu Ahmet arkadaşımıza ait bir belediye hizmeti anısı ile renklendirelim. Sanırım tarih, 2004- yada 2005 yılı idi. Belediye idaresi değişti. Yeni gelen başkanın eski çalışanları işten atacağı söylentisi var; herkes diken üstünde.  İşten atılacağı söylenen kişilerden biride Ahmet.

Kelime bacı gilin evinin önünde kanalizasyon tıkanmış. Kepçe kanalı açıp dağıtmış, koku ve mikrop, virüs, bakteri, mantar... her yana saçılmış... Belediyenin su basan arazözü falan yok. Birinin doğrudan bu kanalizasyonun içerisine çizme ve eldivenle girip el ile müdahale etmesi lazım. Belediyemizde ise bu işle görevli ve bunu yapacak tek kişi Ahmet arkadaşımız. Girdi ve müdahale etti. Kendisi kanalizasyona müdahale etti, fakat bu arada üzerine başına bakınca gördük ki kanalizasyonda Ahmet'e müdahale etmiş ve her yanı berbat.

Ahmet çıktı bir tütün sardı, kızgın kızgın yaktığı tütünün dumanı üflerken haklı olarak, "Beni çıkarırsa kim yapacak bunu?" diye söyledi. Kelime bacı olay yerinde. Başını sağ tarafa eğmiş, sol gözünü kısmış, foksladığı ve büyüttüğü sağ gözü ile ile Ahmed'i aşağıdan yukarıya doğru süzdükten sonra Ahmed'e Önce bir "çık," çekti ve ardından asıl teselli cevabını kondurdu: " Gurban hiç korkma, başkan senin gibi (...) bir adamı nereden bulacak ki seni çıkarsın" dedi. Büyüklerin sağduyusuna güvenmek gerek. O gün bu gündür, Ahmet hala çalışıyor.

Ahmet gitti, bir duş aldı ve temizlendi. Orhan Veli'nin bir dizesinde  Zonguldak Maden İşçileri için söylediği gibi: "Yüz karası değil kömür karası, bizde kazanılır böyle ekmek parası" misali. Asıl temizlenmesi zor (yüz karası) ve imkansıza yakın olan "görünmez" kirler içimizde. Onlar virüs, bakteri, mantar... vb. gibi iyne ilaç, dezenfektan, su ve sabun ile temizlenmiyor. İnsanı küçülten, değersizleştiren... kısacası insanlıktan çıkaran şeyler benliğimizde.

Bir gram et bin ayıbı örter, deyişindeki gibi, on binler, yüz binler, milyonlar ve makam ve mevki ise bir değil binlerce ayıbı, benliğimizdeki kiri pası örtüyor. Kirleri örtüyor fakat; makam, mevki ara pul ve hiçbir parfüm örtülü bir kokuşmayı gizlemiyor.

Dutlar çıktıktan sonra gel.

Dutlar şekerlendi. Her akşam köyümüzde çıkan rüzgar, onları doğal olarak  silkeliyor. Bir kısmı pekmezlik bir kısmı kurutmalık olarak toplanıyor bunların. Diğer yerde kalanları ise hayvanlar yerde yayılarak tüketiyor.

Fakirlik dönemi, kendini güçlü ve kuvvetli sanan biri, bir başka köylü ile kavga etmiş ve ona güç yetiremeyip mağlup olmuş. Ama adam kendisini "Erkeğin Hassosu" olarak görüyor. Kendisini mağlup edene:"Dutlar çıktıktan sonra gel" demiş. Yani şimdiki gibi içi dolu ama yeni yetmelerin "bir şey yok ki" diye yakındığı buzdolapları yok. Mevsimine göre, yazın bulunduğu yörede ne çıkarsa ondan beslenecek.  Bu yörede bol dut ağacı varmış. Dutlar olunca şireli dutlar yenecek, yapılan pekmezler içilecek ve bu beslenme sonucu adamın gücü kuvveti artacak. Bu beslenme, güçlenmeden sonra gel diyor adama. İnsanın sosyal hayatının hangi evrelerden geçtiğini hatırlatan acı bir deyim bu değil mi?

Ben niye haber yazmakta geciktim? Sanırım o deyim gereği: "Dut yemiz bülbül gibi ne susuyor" babında. Bende dut yemiştim, dilim ondan tutulmuş olmalı.

Fethiye'de(1980'ler olabilir bu tarih) caminin alt tarafında bahçe sulamak için arık başında nöbet bekliyordum. Benden önceki bahçesini sulayacak ki ardından ben alayım suyu. Derken rahmetli Yusuf amca (AKKILINÇ) geldi. Zaman geçsin diye konurken, hemen yanımızda duran yine rahmetli Celil PEKTAŞ'ın bahçesinin eğimli yanına bir metre yüksekliğinde yaklaşık 200+250 mt uzunlunda taşla çevrili ve içerisi doldurularak, tarlanın eğimin düzeltilmiş olduğu konusunu açtım. "Burayı yaptırmaya vaktinde çok para gitmiştir. Uzun süre boyunca epey işçi ücreti ödenmiştir," dedim.  Rahmetli Yusuf amca sesini yükseltti ve heyecanla: "Ne ücreti, ne masrafı; herkes burada çalışmaya can atıyordu. Çoğu kişi, burada çalışırsam ırgata getirilecek yemekle karnım doyar diye, karın tokluğuna çalışıyordu oğlum."dedi. 

Fethiye'linin mazisinde bunlarda var. Gençlik, elinizdekinden şikayet ettiğinizde atalarınızın hikayesi hatırlayınız lütfen.

Arpa hasadı başladı, bir hafta içerisinde buğday hasadına başlanabilir. Bu yıl rekolte iyi. Yazıhan civarında tarım ürünleri çeşitlendi. Temmuz ayında kayısı hasadı başlayacak. Yaz sonu ay çiçek ve sonunda pancar hası ile sezon kapanacak. Pancar eken köylülerimize sordum, pancar ekiminden memnunlar. Bunu böyle, şunu şöyle yaparsak daha fazla verim alacağız diyorlar. Normaldir bu çünkü yeni bir tarım bu. Zamanla öğrenilecek verim yükselecek.

Yukarıdaki resim ise Yazıhan Belediye Himmet Binası ile eski kaymakamlık binası arasında bulunan park. Bu park sökülüyor ve yerine yeni bir park, Millet Bahçesi yapılacak. Ben pencereden parkın kazılışına bakarken, Fethiye'den, gelen Fethiyeli personelimiz Resmiye yanımda idi. Şimdi onunla burada çalışan bir başka Yazıhan'lı hanım var. Bende Resmiye'ye takılmak için bu yeni personeli kastederek "Ben bunun yanında hep senin aleyhinde konuşuyorum, o hep seni kayırıyor,"dedim...

Resmiye hemen cevabını verdi: "Bu Belediye geldikten sonra insan olduğumuz hatırladık, buradakileri..." diye sözüne de devam etti.

Karşımdaki parkın sökülüşü ve eskinin yok edilişi ile Resmiye'nin söylediklerini düşündüm... "Demek ki icraat, asıl yapı taştan topraktan olan değil, gönüllermiş," diye. Elbete ki madde de önemli.

Yazıhan Karayolu Kavşağı, Göbeği

Yazıhan içerisinden Fethiye dönerken karşıda bir elektrik trafosu var. Ona karşılık gelecek bir yerde, tren yolu ile demir yolu arasından başlayıp, Yazıhan ile Fethiye'den gelen araçların Hekimhan ve Malatya yönüne, Malatya ile Hekimhan'dan gelen araçların Yazıhan ve Fethiye yönüne dönüşünü, geçişini sağlayacak döner kavşak yapımı çalışmalarına başlandı. Sanırım bu sene bitecek bu çalışma.

MOTAŞ Otobüs seferleri sabah 00,08 ile 14-17 saatleri arasında bir sabah bir akşam olmak üzere başladı. Umarız ilerde eskisi gibi, eski sıklığında seferler başlar. Bunun gerçekleşmemesi, kazanılmış hakkın kaybı anlamına gelir.